A9 TV Canlı Yayın

28 Şubat 2011 Pazartesi

Güneş Işınlarından Koruyan DNA Tamircisi Enzim: Fotoliyaz

  • DNA enzimlerinin en önemli görevlerinden biri, DNA molekülünün tamir edilmesine yardımcı olmaktır. Fotoliyaz enzimi bu tamirci enzimlerden biridir ve hücreyi güneş ışınlarından korur.

  • DNA tamircisi fotoliyaz enzimi, hücreyi güneş ışınlarından nasıl korur?

  • İnsanlar dışındaki canlıların büyük kısmında olan bu enzimden insanlar nasıl yararlanabilir?

    Dış etkiler sonucu DNA’da meydana gelebilecek hatalar, DNA kontrol mekanizmaları tarafından tespit edilip tamir edilirler. Bu mekanizmalar DNA’daki bilgiler doğrultusunda üretilmiş olan enzimlerden oluşur. Farklı onarım mekanizmaları olsa da temel prensip hasar gören nükleotidin, hasar görmemiş karşı nükleotidden alınan bilgi doğrultusunda onarımını yapmaktır. Bu işlem genel olarak 3 aşamadan oluşur:

    Hasar gören DNA şeridinin hatalı kısmı DNA nükleaz adlı enzim tarafından tespit edildikten sonra kopartılır. Böylece DNA sarmalında bir boşluk oluşur.

    Bir başka enzim olan DNA polimeraz, hasar gören nükleotidin sağlam bölümünden aldığı bilgi doğrultusunda, boşluğa gerekli nükleotidi yapıştırır.

    DNA’nın tamiri tam olarak bitmemiştir. Tamirin gerçekleştiği yerdeki şeker-fosfat şeridi üzerinde bir kopukluk meydana gelmiştir. Bu kopukluk DNA-ligaz enzimi tarafından tamir edilir.

    Son derece kompleks işlemler yapan, DNA’yı tanıyan, inceleyen bu enzimler profesörler veya bilim adamları değildir. Tam aksine çok küçük, şuursuz, bilgisiz, akılsız moleküllerdir. Bunların bir taştan veya tahta parçasından hiçbir farkları yoktur, ancak olağanüstü özelliklerle donatılmışlardır. Bir molekül, DNA şeridindeki hatalı kısmı nasıl tespit edebilir?

    Bunun için yaklaşık 3 milyar harften oluşan DNA dizisini, tam sırasıyla ezbere biliyor ve bu şekilde hatalı bir harfi tespit edebiliyor olması gerekmektedir. Ayrıca hatayı düzeltmek için izlemesi gereken son derece akılcı yöntemi de bilmekte ve kusursuzca uygulamaktadır. Bu, insanı hayranlık içinde bırakan çok önemli bir bilgidir. Her türlü eksiklikten münezzeh olan Yüce Allah, küçücük molekülleri böyle olağanüstü özelliklerle yaratarak, ihtişamlı yaratmasını sergilemektedir. Bu muhteşem enzimlerden biri de fotoliyaz enzimidir.

    Fotoliyaz Enzimi Hasarı Nasıl Tamir Eder?

    DNA vücudumuzla ilgili fiziki bilgilerin kodlandığı kitaplar dolusu bir kütüphanedir. Kendine has bir dili vardır. Bu dilin alfabesi ise 4 harften oluşur. Bu harfler kısa gösterimleri A, T, G ve S olan Adenin, Timin, Guanin ve Sitozin adlı büyük moleküllerdir. Bunlar şeker ve fosfat moleküllerinin oluşturduğu zincire bağlanarak dizilirler. Şeker ve fosfat adeta kağıda benzer, A, T, G ve S’den oluşan zincirler ise o kağıdın üstüne yazılan yazıya. Bu eşsiz bilgiyi yaratan Yüce Allah aynı bilginin bir kopyasını daha yaratmış ve DNA’yı çift zincirden meydana getirmiştir. İkinci zincir ise ilk zincirin bir çeşit ayna görüntüsü gibidir. Her A’nın karşısında bir T, her T’nin karşısında bir A; her G’nin karşısında bir S, her S’nin karşısında ise bir G bulunur. Ancak DNA, onu bozmaya çalışan bir dizi etmenle karşı karşıyadır. Dolayısıyla DNA’da meydana gelen bozulmalar, var olan bilginin de bozulmasına sebep olur. Bu da hayatın bozulması anlamına gelir. Ancak sonsuz şefkatli olan Yüce Allah DNA arızalarından korunma yollarını da yaratmıştır.

    DNA ultraviyole radyasyona maruz kaldığında yapısında bozulmalar olur. Örneğin aynı zincirde bulunan yanyana Timin bazları karşı zincirdeki bazlarla değil de kendi aralarında bağ kurabilirler. Bu yapıya timin dimeri denir. Bunun neticesinde DNA’nın yapısı bozulur. Bu önemli bir hatadır çünkü DNA’nın çoğaltılması bu hatanın olduğu yere geldiğinde durur. Bu tip timin dimerleri ve genel olarak büyük DNA hasarları Nükleotit Eksisyon Yöntemi ile onarılır. İnsan ve bazı memeli hayvan türleri dışındaki hemen hemen bütün canlılarda timin dimerlerini tamir etmenin bir başka yolu daha vardır. Bu tamir metodunda fotoliyaz adlı bir enzim kullanılır. Fotoliyazın hasarı tam olarak nasıl tamir ettiği yıllarca süren çalışmalara rağmen şimdiye kadar bir sır olarak kalmıştır. Ancak araştırmacılar DNA’yı laboratuvarda sentezleyip morötesi (UV) ışınlara maruz bırakarak güneş yanığına benzer bir hasar oluşturmuş, ardından DNA’ya fotoliyaz enzimini ekleyerek bu enzimin hasarı nasıl tamir ettiğini laboratuvar ortamında incelemişlerdir.

    Morötesi (UV) ışık, hücrelerimizdeki DNA moleküllerinde yanlış yerlerde kimyasal bağlar kurulmasına sebep olarak cilde zarar verir. Fotoliyaz enzimi ise bu yanlış bağları doğru noktadan kırarak DNA’daki atomların orijinal konumlarına dönmesini sağlar. Bunun için enzim, hasarlı DNA bölgesi ile bir bütün oluşturur. Bu enzim adeta içinde, bir nevi anten barındırır. Bu anten güneşten gelen enerjiyi soğurmaya yarar. Güneşten gelen enerji, enzimin içinde FADH olarak adlandırılan bir başka bölgeye aktarılır. Aktarılan enerji kullanılarak bir elektron hasarlı bölgeye yollanır. Elektronun yollanmasıyla timin dimerleri arasındaki zararlı bağ kırılır ve elektron da enzime geri yollanır. Bağların yeni düzene girmesi, DNA sarmalından otomatik olarak birer proton ve elektron atılmasıyla sonuçlanr. Bu da döngüyü yeniden başlatarak tamirin başka noktalarda devamını sağlar. Hasarın tamirinden sonra da enzim DNA’dan ayrılır.

    Böylesine kompleks, kusursuz ve hatasız bir düzenin tesadüfen geliştiğini söylemek kesinlikle akıl ve mantık dışıdır. Evrendeki tüm atomları ve gerekli tüm koşulları bir araya getirseniz, DNA’nın kopyalanmasını gerçekleştiren sistemi tesadüfen oluşturamazsınız. Çok açıktır ki, bu kadar kusursuz bir sistemi yaratan ve milyonlarca senedir yaratmaya devam eden sonsuz ilim, akıl ve güç sahibi olan Allah’tır. Bu gerçek bir Kuran ayetinde şöyle haber verilmektedir:

    “Göklerde ve yerde ne varsa tümü Allah’ındır. Allah, herşeyi kuşatandır.” (Nisa Suresi, 126)

    Bu Enzimden İnsanlar Nasıl Yararlanabilir?

    Bütün bitkiler, memeliler dışındaki hayvanların çoğu ve hatta bakteriler fotoliyazın sağladığı üstün korumadan faydalanır. Ancak insanlarda hasarı tamir etmesine rağmen daha az etkin enzimler vardır. Ama bu enzimlerin tamir edemeyeceği kadar çok güneş yanığı olduğunda deri hücrelerimiz ölür. Araştırmacılar fotoliyaz adlı enzimin hasarlı bir DNA zincirine birer elektron ve proton enjekte edildiğinde güneş yanıklarının tedavisinde ve cilt kanserinin önlenmesinde faydalı olabileceğini gözlemlemişlerdir. Sürekli güneş ışınlarına maruz kalmanın cilt kanseri gibi hastalıklara neden olduğu bilinmektedir. Araştırmacılar fotoliyazın mekanizması çözüldüğüne göre bu bilginin güneş ışınlarının hasarını iyileştiren ilaçlar ya da losyonlar hazırlamada kullanılabileceğini belirtmekteler. Çünkü normal koruyucu losyonlar UV ışığını ya ısıya çevirir ya da ciltten geri yansıtır. Fotoliyaz içeren bir güneş koruyucusu ise cilde nüfuz eden UV ışınlarının yol açtığı hasarı tamir etme potansiyeli taşıyabilir.

    Fotoliyaz Enzimindeki Bilincin Tek Sahibi Yüce Allah’tır

    Fotoliyaz enzimi müthiş bir işçidir, çünkü birbirinden farklı işleri yani enerji temini, hasar tespiti ve tamiratını mükemmel bir şekilde yapmaktadır. İki atomaltı parçacık, hasarı saniyenin birkaç milyarda biri kadar sürede tamir eder. Görünüşte basit olan bu işlem aslında çok kompleks kimyasal tepkime zincirlerini başlatır ve bu süreçte zamanlamanın çok hassas olması gerekir.

    Tüm bu dikkat, bilgi ve maharet gerektiren işlemleri, atomlardan ibaret enzimin yapması elbette mümkün değildir. Şüphesiz böyle açık bir şuurun kaynağı cansız maddelerin kendisi değildir. Böylesine zor işleri yapan enzim bilinç, akıl sahibi bir varlık değildir. Öyleyse karar alma, bunları uygulama, öngörü sahibi olma, karışıklıkları engelleme, kusursuz bir düzen için tedbirler alma, hata tespiti yapma, hataları düzeltme, onarma gibi bilinç ve akıl gerektiren fiilleri, bu şuursuz atom yığınları gerçekleştiremezler. Evrimcilerin ardına sığındıkları “tesadüf” kavramı, böylesine kompleks bir mekanizma karşısında tüm anlamını yitirir. Dolayısıyla, kör tesadüfler canlılığın kökeni ile ilgili kesinlikle bilimsel bir cevap niteliği taşımazlar. Akıl ve vicdan sahibi herkes, kör ve şuursuz tesadüflerin eseri olarak böylesine bilinçli, planlı işlemlerin birbiri ardınca gerçekleşemeyeceğini, kusursuzluk içinde yapılamayacağını kabul eder. Açık bir gerçektir ki, bu sistemin tüm unsurları ile eksiksiz bir biçimde bir anda “oluşmuş” olması gerekmektedir. Bunun anlamı da yaratılmış olmasıdır. Bazı insanların kavramakta, hatta okurken bile takip etmekte zorluk çektiği bu işlemler, Allah’ın dilemesiyle, şuursuz atomların her an kolaylıkla ve başarıyla yerine getirdiği görevlerdir. Yüce Allah bir Kuran ayetinde herşeyin Yaratıcısı ve güç sahibi olduğunu şöyle bildirir:

    “Onlar, Allah’ın kadrini hakkıyla takdir edemediler. Şüphesiz Allah, güç sahibidir, azizdir.” (Hac Suresi, 74)
  • Hiç yorum yok:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.