A9 TV Canlı Yayın

2 Kasım 2010 Salı

Kuru Yapraklarını Besine Dönüştüren Kanarya Bitkisi

  • Kanarya bitkisi, ekvator ikliminde gündüz yaşanan kavurucu sıcağa ve gece yaşanan şiddetli soğuğa nasıl dayanır?

  • Soğuktan korunmak için bir çeşit antifriz maddesi kullanan bu bitki, neden kuru yapraklarını dökmez?

  • Yetiştiği topraklarda su, ısı ve mineraller yeterli olmadığı halde kanarya bitkisi kuru yapraklarını nasıl besine dönüştürür?

Ekvator bölgesinde binlerce metre yükseklikteki Kenya dağı yıllardır, oldukça büyük ve gösterişli bir görünüme sahip olan kanarya bitkilerine (senecio vulgaris) ev sahipliği yapmaktadır. Geceleri dondurucu rüzgarların hakim olduğu ve toprağın üzerinde ince bir buz tabakasının görüldüğü bölgede, Kenya dağının etekleri bu kanarya bitkileriyle kaplıdır.
Gündüzleri kavurucu bir sıcağın, geceleri ise şiddetli bir soğuğun hakim olduğu ekvator iklimi nedeniyle, bu bölgede yaşam pek çok bitki için söz konusu değildir. Bu nedenle geceleri üzerlerini büyük bir hızla kaplayan kırağıya rağmen canlılığını devam ettiren kanarya bitkileri, bilim adamları için uzun süre önemli bir araştırma konusu olmuştur.

Kanarya Bitkisinin Gövdesindeki Antifriz Sistemi

Gece vakti üzerini kaplamış olan buz tabakasının altından kurtulmayı başararak toprakta boy atan kanarya bitkisi, hiçbir bitkinin kolay kolay dayanamayacağı zorlu şartlarda yaşamını sürdürebilmektedir ve bunun için antifriz sistemini andıran çok ilginç bir yöntem kullanır.

Kanarya bitkisinin soğuğa karşı verdiği mücadelede kullandığı ilk yöntem, yapraklarında geliştirdiği özel bir savunma şeklidir. Kanarya bitkisinin yapraklarında, dokuların kırağıdan zarar görmesini engelleyen özel bir madde üretilmektedir. Bu koruyucu madde sayesinde bitkinin üzerinde oluşan ince buz tabakasının Güneş'in altında eridiği, sonra gövdesinin yeniden eski canlılığına kavuştuğu görülmüştür. Ancak kırağının kanarya bitkisine vereceği zararların, sadece bu madde ile önlenemeyeceğini bilen araştırmacılar, bu düşük ısılarda bitkinin nasıl olup da donmadığı konusunda son derece ayrıntılı bir inceleme yapmışlardır. Yüce Rabbimiz Allah’ın üstün yaratışının bir tecellisi olan kanarya bitkisinin, ekvator ikliminin zararlı etkilerinden kurtulabilmek için kullandığı ikinci bir yöntem bu incelemeler sonucu açığa çıkmıştır.

Kuruma Tehlikesine Karşı Alınan Önlem

Son derece güzel bir görünüme sahip olan kanarya bitkisi, soğuğun etkisiyle donmaya başlayan gövdesini ısıtmak için, oldukça akılcı bir yöntem daha kullanır.

Gün ışığıyla birlikte bitkinin üzerinde oluşan buzlar erimeye başlar. Bu sırada yaprak gözeneklerinde bulunan su da buharlaşır. Fakat kanarya bitkisinin yaşamını sürdürebilmek için, boşalan gözeneklere suyu geri göndermesi ve kuruma tehlikesi ile karşı karşıya kalan yapraklarını kurtarması gerekmektedir. Yapraklara, ihtiyacı olan suyu gönderebilmek için gövdesindeki su kanallarını kullanmak zorunda kalan bu bitkiyi bekleyen hayati bir tehlike daha vardır: Havanın soğumasıyla birlikte su kanallarının da yavaş yavaş donmaya başlaması. Donmanın etkisiyle kısa sürede kuruyup ölmesi beklenen kanarya bitkisi, tam aksine oldukça sağlıklı bir şekilde yaşamına devam eder.
Bunun sebebi bu bitkilerin diğer bitkilerde oldukça nadir rastlanan son derece ilginç bir yol kullanarak, su kanallarını kaplayan buzlardan kurtulmayı başarmasıdır. Kanarya bitkisinin yuvarlak gövdesini saran yaprakların en alt halkası, her yıl belirli bir dönemde kurumaya başlar. Ancak yapraklarının bir kısmı kuruyan kanaryalar, diğer bitkilerin aksine bu yaprakların toprağa düşmesine izin vermez ve gövdelerinde tutmaya devam ederler. Böylece kuru yapraklar kanarya bitkisinin gövdesinin en alt kısmında kalın bir zırh oluşturarak dışarıdaki şiddetli soğuğa karşı bitkiyi korumuş olur. Bu akılcı yöntem sayesinde gövdesindeki kanalların buz tutmasını engelleyen kuzey kanarya bitkileri, geriye kalan yapraklarının hayatına devam edebilmesi için gerekli olan suyu da onlara rahatça göndermeyi başarırlar.

Kanarya Bitkisinin Karşılaştığı Bir Diğer Tehlike

Gövdeyi zırh gibi sararak bitkiyi soğuktan koruyan kuru yapraklar aynı zamanda, hiç hesapta olmayan bir tehlikenin daha ortaya çıkmasına sebep olurlar. Bu tehlike, yaprakların kuruduğu halde aşağıya düşmemesi ve toprağa karışmaması sonucunda bitkinin köklerine yeterli besinin ulaşamamasıdır. Ölü yaprakların sayesinde toprağa karışacak olan maddelerin eksikliği nedeniyle kanarya bitkileri, köklerinin emebileceği yeterli miktarda besini bulamazlar. Buna rağmen bu bitkilerin bütün ihtişamıyla buzlu toprakların üzerinde nasıl olup da canlı kalabildiği bilim adamları tarafından uzun bir süre araştırılmıştır. Çünkü köklerin bağlı olduğu toprak hiçbir şekilde bitkiyi yaşatabilecek bir besin zenginliğine sahip değildir. Fakat Yüce Allah’ın üstün yaratması sayesinde kanarya bitkisi her zorluk karşısında en akılcı ve en isabetli şekilde kendini savunarak hayatta kalmayı başarmaktadır.

Rabbimiz'in kendini koruyacak bilgi ve sistemlerle donattığı kanarya bitkisi, adeta yaşaması için topraktan gerekli besini alamayacağını anlayarak gövdesinde yedek kökler meydana getirmektedir. Araştırmacıların hayretle ve merakla izlediği bu olayın sırrı, ancak yedek kökler ulaşmak istedikleri yere vardığında açığa çıkmıştır. Büyük bir kararlılıkla ölü yapraklara yönelen yedek kökler, bu yapraklara ulaştıklarında, buradaki besini emerek kendilerini güçlendirmeye başlarlar. Ölü yaprakların toprağa karışmaması nedeniyle gerekli besini sağlayamayan bitki, bunun yerine gövdesinden çıkardığı bu ek kökler yardımıyla zorlu şartlara rağmen yaşamını sürdürmeyi başarır.

Bitkilerdeki Üstün Özellikler Yüce Rabbimiz’in İlhamıdır

Yaşadığı ortamın güçlüklerini biliyormuş gibi her yönüyle tam bir savunma içinde yaratılmış olan kanarya bitkisinin kendisini olabilecek en akılcı metotlarla koruması, bilim dünyasında hayranlık uyandırmıştır.

Kanarya bitkilerinin hava koşulları değiştiğinde ilk iş olarak kırağının dokularına vereceği tahribatı hesap ederek bir madde üretmeye başlaması, gerçekte şuur gerektiren bir davranıştır. Oysa bir bitkinin kendi aklıyla soğuğun zararını ortadan kaldıracak ve aynı zamanda da bünyesine zarar vermeyecek bir maddenin formülünü keşfedip sonra da elindeki imkanlarla bunu üretmeyi başarması imkansızdır. Hatta insanların bile böyle bir buluş yapabilmeleri için son derece gelişmiş bir teknolojiye ve konuyla ilgili uzun bir eğitime ihtiyaçları vardır. O halde kanarya bitkisi, böyle bir maddenin formülünü nasıl akletmiş ve bunu üretmek için gereken sistemi kendi içinde oluşturmaya nasıl karar vermiş olabilir? Üstelik yaşayabilmek için, aldığı bu tedbirin de yeterli olmayacağını bilen kanarya bitkisi, soğuğun kanalların içindeki suyu dondurma ihtimaline karşı da ikinci bir savunma geliştirmiştir.

Tüm bu gerçekler de göstermektedir ki; son derece kusursuz korunma taktiklerine sahip olan kanarya bitkisine bu bilgileri yükleyen, onlara şekil veren, tüm olumsuz koşullara rağmen her açıdan mükemmel bitkilerin yetişmesini sağlayan, alemlerin Rabbi, üstün güç ve kuvvet sahibi olan Yüce Allah’tır. Bir ayette Rabbimiz’in yaratma ilmi şöyle bildirilmiştir:

“ O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, 'şekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir.” (Haşr Suresi, 24)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.