A9 TV Canlı Yayın

26 Ağustos 2010 Perşembe

Bir Gece Avcısının Üstün Sistemleri: Baykuşdaki Yaratılış Mucizesi

Baykuşlar genellikle geceleri aktiftirler. Birçok canlı için saklanma ve uyuma zamanı olan bu vakit onlar için avlanma zamanıdır. Karanlık, gece avlanan canlılar için bir dezavantaj gibi görünse de sahip oldukları özel donanımlarla bu canlılar karanlıkta da rahatlıkla hareket edebilmektedirler.

Örneğin baykuşların işitme sistemi pek çok canlınınkinden kat be kat üstündür. Kulakları gözlerinin arkasında kafanın yanlarında bulunur. Bir baykuşun duyum eşiği insanlarınkinden farklı değildir
ancak baykuşlarınki belli frekanslarda daha keskindir. Bu sayede yaprakların veya çalıların altındaki avlarının en ufak hareketlerini bile duyarlar.

Peçeli baykuş veya Tengmalm's (Boreal) baykuşu gibi gece gezen
bazı baykuşlarda asimetrik kulak delikleri vardır: Kulaklarından biri diğerinden daha yukarıdadır. Bu türlerin özelliği, sesleri kulak deliklerine yönlendiren bir nevi radar çanağı görevi gören yüz yuvarlaklarının olmasıdır. Bu yuvarlağın şekli özel yüz kasları kullanılarak isteğe göre değiştirilebilir. Ayrıca baykuşun gagası ses dalgalarının üzerine toplandığı alanın artması için aşağı doğrudur.

Bir baykuş, bu benzersiz ve hassas kulakları; yaprak, yeşillik hatta kar altındaki avının hareketlerini dinleyip yerini tespit etmede kullanır. Baykuş ses duyduğu zaman, avının yerini sesin sol ve sağ kulak tarafından algılanmasının arasındaki zaman farkından anlar. Örneğin eğer ses sol tarafından geliyorsa, o zaman sol kulak bunu sağ kulaktan önce duyacaktır. O zaman baykuş kafasını çevirecektir ve iki kulağı da sesi aynı anda duyacaktır. Böylece de avının tam önünde olduğunu bilir. Baykuşlar sol/sağ zaman farkını 0.00003 saniyede teşhis edebilirler.i

Bir baykuş asimetrik ve aynı olmayan kulak deliklerini kullanarak sesin aşağıdan mı yoksa yukarıdan mı geldiğini de anlayabilir. Peçeli baykuşun sol kulak deliği sağdakinden daha yukarıdadır- böylece baykuşun görüntü çizgisinin aşağısından gelen bir ses sağ kulağa önce ulaşacaktır.

Sola, sağa, yukarı, aşağı işaretlerin çevirisi, baykuşun beyninde anında birleştirilir ve s
es kaynağının bulunduğu yerin zihinsel görüntüsü oluşur. Baykuşun beyni ile ilgili yapılan çalışmalarda, işitmeyle ilgili olan bölümün diğer kuşlarınkinden çok daha karmaşık olduğu ortaya çıkmıştır. Bir Peçeli baykuşun bu bölgede en az 95,000 nöronu olduğu saptanmıştır. Bu, karganın aynı iş için kullandığı sinir sayısının tam üç katıdır.ii

Baykuş avının yerini belirledikten sonra, ona doğru uçup kafasını avın çıkardığı en son sesle aynı yön çizgisinde tutacaktır. Eğer av bir kere daha hareket ederse, baykuş yönündeki gerekli düzenlemeleri havadayken yapar. Avına yaklaşık 60 cm. kala ayaklarını öne getirerek, pençelerini oval bir şekilde açar ve saldırmadan önce ayaklarını yüzünün önüne getirir, hatta avını öldürmeden önce genellikle gözlerini kapatır.

Baykuş avının yerine saptamak için, 2 tip işitsel sinyal kullanıyor: biri geçici bir bilgi sağlıyor, diğeri sesin şiddetindeki değişimi algılanmasına yarıyor. Sağ yanında hareket eden bir farenin ayak sesi ilk etapta sağ kulak tarafından algılanıyor, sonra sol kulak tarafından. Sağ ve sol kulağın algılama süresi arasındaki zaman farkı saniyeden çok daha küçük bir birimle ancak ifade edilebilir. Bu iki sinyal baykuşun beynindeki özel nöronlara aktarılıyor. Aynı anda, kulakları sağ ve sol arasındaki bu mikro zamanı tespit ediyor ve aynı nöronlara yollanıyor. ABD'li 2
araştırmacıya göre beyinde 2 boyutlu ses haritası oluşmasını sağlayan en önemli etken bu 2 tip sinyalin birleşimidir.iii

Baykuş Gözlerindeki Mükemmel Yaratılış ve Görme Fizyolojiler

Baykuşların en çarpıcı özelliklerinden biri de gözlerindeki özel yapıdır. www.owlpage
s.com adlı internet sitesinde mükemmel bir avcı olarak yaratılmış olan bu kuşun gözleri ile ilgili ayrıntılı bilgilere yer verilmiştir:

Başın ön tarafına yerleştirilmiş olan baykuşun gözleri oldukça
büyüktür. Bazı türlerde vücut ağırlığının yüzde beşini gözler oluşturur. Bu büyük bir orandır. Eğer bizim için de böyle bir oran geçerli olsaydı gözlerimizin büyüklüğünün iri bir greyfurt kadar olması gerekirdi.

Gözlerinin öne doğru olması baykuşlara geniş menzilli dürbün görüşü (bir nesneyi aynı anda iki gözle görebilme) sağlar. Hayvan dürbün görüşü sayesinde nesneleri üç boyutlu olarak görüp hatasız bir uzaklık tespiti yapabilir.

"Bir baykuşun görüş alanı, 70 derecesi dürbün görüşü olmak üzere yaklaşık 110 derecedir. Kıyaslayacak olursak, insanların 140 derecesi dürbün görüşü olmak üzere180 derecelik görüş alanı var. Bir çulluğun gözleri kafasının yanındadır ve 360 derecelik inanılmaz bir görüş alanı vardır ama bunun sadece 10 derecesi dürbün görüşüdür."iv

Baykuşun gözleri özellikle az ışıklı durumlarda verimliliğini artırmak için büyük olarak yaratılmıştır. Aslında gözler sanki birer küre değil de uzatılmış tüpler gibidir. Bunlar kafatasındaki Sclerotic halkalar adı verilen kemiksi yapılar tarafından yerlerinde tutulurlar. Bu nedenle gözlerini oynatamazlar yani sadece doğrudan önlerine bakabilirler!

Ancak bu kesinlikle bir eksiklik değildir. Baykuştaki kusursuz yaratılış boyunlarının büyük dönüş kapasitesi ile tamamlanmıştır. Kuşun uzun ve esnek boynu tüyler arasına saklandığından hiç yokmuş gibi görünür. Bir baykuşun boynundaki 14 tane omur vardır ki bu insandaki omur sayısının tam iki katı kadardır. İşte bu mükemmel yaratılış baykuşun kafasını tam 270 derece döndürebilmesini sağlar.

Birçok baykuş gecenin zifiri karanlığında avlanır. Bu nedenle gözlerinin ışık toplama ve işleme veriminin yüksek olması şarttır. Bu da büyük bir kornea ve gözbebeği ile mümkün kılınmıştır. Göz bebeğinin boyutu iris (cornea ile lens arasında asılı bulunan ince zar) tarafından kontrol edilir. Göz bebeği büyüdüğünde daha fazla ışık göz merceğinden geçip büyük retinaya düşer. Retina görüntünün üzerinde oluştuğu hassas dokudur.

Baykuşun retinasında çubuk hücresi olarak adlandırılan ve ışığa karşı oldukça duyarlı olan çok sayıda hücre bulunur. Bu hücreler ışığa ve harekete çok duyarlı olmalarına rağmen, renge o kadar hassas değillerdir. Renge tepki verdikleri için bu hücrelere koni hücreleri denir. Baykuşlarda bu hücrelerden çok az bulunur. Bu yüzden de baykuşlar ya siyah beyaz ya da çok az renk görürler. Ancak keskin işitme ve görme duyularına sahip olmaları nedeniyle bu durum bir dezavantaj oluşturmaz.

Pek çok kimse baykuşların olağanüstü gece görüşüne sahip olmaları nedeniyle, güçlü ışıkta göremediklerini zanneder. Bu doğru değildir, çünkü göz bebeklerinde doğru miktardaki ışığın retinanın üzerine düşmesini sağlayan geniş bir ayarlama özelliği vardır. Hatta bazı baykuş türleri parlak ışıkta insanlardan bile daha iyi görürler.

Avlarına sık sık ani saldırılar düzenleyen bir avcının böyle üstün özelliklerdeki gözlerinin özel bir korunma mekanizmasına ihtiyacı vardır. Baykuşların gözlerini koruyan 3 adet göz kapakları vardır. Bunlar normal, alt ve üst göz kapaklarıdır. Baykuş göz kırptığında üstteki göz kapağı kapanır, uyuduğunda ise alttaki. Üçüncüsüne ise göz kırpma zarı adı verilir. Bu gözün üzerinde bulunan ve içten dışa doğru diyagonal biçimde kapanan ince bir dokudur, gözün yüzeyinin temizlenmesini ve korunmasını sağlar.

Baykuşlarla ilgili olarak kısaca değindiğimiz bu özellikler çok açık bir yaratılışın varlığını ortaya koymaktadır. Bu da bize baykuşları sonsuz kudret sahibi olan Rabbimiz'in var ettiğini gösterir. Baykuşları üstün özellikleriyle Allah yaratmıştır. Doğadaki her canlı Rabbimiz'in üstün sanatını ve benzersiz ilmini bize tanıtır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.