Allah'ın yarattığı her varlık kusursuz tasarımlara sahiptir. Örneğin bir meyve ağacında ya da herhangi bir bitkide, insanoğlunun şu anki teknoloji ile ulaşamayacağı kadar yüksek bir akıl, bilgi ve teknoloji vardır.
Bir tohumun içinde gizlenmiş olan bilginin, oluşturacağı bitkiyle ilgili herşeyi, şeklini, yapısını, yapraklarının özelliklerini, renklerini ya da sayısını, meyve verecekse bu meyvelerin tüm özelliklerini ve yapısını içermesi hayranlık uyandırıcıdır.
Tat ve kokularındaki çeşitliliğin yanısıra meyveler estetik olarak da başlı başına birer mucizedir. İnsanın damak zevkine uygun oluşları, içerdikleri vitaminler ile insan bedeninin ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri meyvelerde yaratılış hikmetlerinden sadece birkaçıdır. Kendine has bir lezzete ve kokuya sahip olan her meyve ayrıca son derece estetik bir görünüme ve çekici renklere de sahiptir.
Birçok insanın yalnızca meyve kabuğu olarak değerlendirebildiği mandalina, portakal ya da muz gibi meyvelerin "ambalaj"ları ise son derece güzel ve soyulması kolay özelliklere sahiptirler.
Meyvelerin tadları ve kokuları da dikkat çekicidir. Örneğin portakalın tadı son derece acı olabilirdi ya da bildiğimiz güzel tada sahip olurdu, ama çok kötü bir kokusu olabilirdi. Rengi de çamur rengi olabilirdi. Oysa her meyve olabilecek en güzel tat ve kokuya sahiptir ve bu tat ve kokuları topraktan elde ettikleri maddelerle üretmektedirler. Oysa toprak tüm meyvelerden çok daha farklı bir kokuya sahiptir, tadı ise kötüdür. Ancak ağaç, bu çamur yığını içinden kendisine gerekli olan maddeleri özümsemekte, bunları kimyasal işlemlerden geçirerek tat ve kokular üretmektedir.
Ağaçlardaki Koku ve Tat Bilgisi
Tüm bunların dışında hayranlık uyandıran başka bir mucize daha vardır. Gerçekte oldukça karmaşık olan bu mucize ise, meyve ağaçlarının bu lezzetleri ve kokuları nereden bildiğidir. Çünkü "iyi koku" veya "iyi tat" gibi kavramlar insana ait kavramlardır ve ağaç kendi başına bir tat ya da kokunun iyi mi yoksa kötü mü olduğunu bilemez. Bunu bilmesi için, insanın sahip olduğu damak zevki, güzel koku gibi estetik kavramlara sahip olması gerekmektedir. İnsanın hangi karışımdan lezzet aldığını, hangi tadı beğendiğini, nasıl bir dil yapısına sahip olduğunu öğrenmesi gerekir. Bunları öğrendikten sonra ise, az önce söylediğimiz işi yapacak, yani çamurların içinden topladığı maddelerle mükemmel bir kimya olayı gerçekleştirecektir.
Ağacın kusursuz yeteneği yalnızca koku, tat ya da renkle de sınırlı değildir. Bu tahta parçası görünümlü ağaçlar, insan vücudunun hangi vitaminlere ihtiyaç duyduğunu da bilir ve onları ürettiği meyvenin içine koyarlar. Hatta dikkatli olarak incelediğimizde bir de bu vitamin takviyesinin mevsimlere göre ayarlandığını görürüz: Kış aylarında ürün veren; portakal, mandalina, greyfurt gibi meyve türleri, yaz meyvelerine göre çok daha fazla C vitamini içerirler. Amaç, kışın soğuğuna karşı insanın ihtiyacı olan C vitamini açığını kapatmaktır.
Peki Nasıl Olur da Dışarıdan Bakıldığında Tahta Parçası Görünümü Olan Ağaç, Bütün Bunları Bilir?
Ağacın yaptıklarını yapay bir şekilde elde etmeye çalışırsak, oldukça uzun bir çaba içine girmemiz gerekir. Bir kere, ağacın ürettiği tadı üretmek mümkün değildir; dünyada topraktan meyve çıkaran bir makina henüz icat edilememiştir. Günümüz teknolojisi ile elde edebileceğimiz tek şey kokudur. Gelişmiş bir laboratuvarda uzun işlemler sonucunda bir meyvenin kokusuna ulaşabiliriz. Nitekim parfümler bu şekilde elde edilir. Ancak parfümler de aslında tümüyle yapay değildirler; tüm parfümler çeşitli güzel kokulu bitkilerin özlerinden yararlanılarak yapılır. İnsanoğlu, elindeki tüm akıl ve teknolojiye karşın, bitkilerin ya da ağaçların sahip olduğu güzel koku üretme yeteneğine sahip değildir. Dolayısıyla, bir meyve ağacında ya da herhangi bir bitkide, insanoğlunun ulaşamayacağı kadar yüksek bir akıl, bilgi ve teknoloji vardır.
Bu durumun ise tek bir açıklaması vardır: Ağaçları, mükemmel ve üstün bir akıl, sonsuz bilgi ve yetenek sahibi olan Allah özel olarak tasarlamıştır. Ağaçların birçok görevinden biri insanlara meyve sunmaktır ve bu zor işi Allah'ın yarattığı ilk andan bu yana büyük bir başarı ile yerine getirmektedirler. Kötü bir tadı olan, kahverengi toprağın içinden dünyanın en lezzetli ve güzel kokulu yiyeceklerini çıkarır. Çünkü Allah, ağaçları o iş için yaratmıştır. Allah ayetlerde şöyle buyurmultur:
"Ölü toprak kendileri için bir ayettir; Biz onu dirilttik, ondan taneler çıkarttık, böylelikle ondan yemektedirler. Biz, orada hurmalıklardan ve üzüm-bağlarından bahçeler kıldık ve içlerinde pınarlar fışkırttık. Onun ürünlerinden ve kendi ellerinin yaptıklarından yemeleri için. Yine de şükretmiyorlar mı?" (Yasin Suresi, 33-35)
Evrimciler Ağaçların Ürettikleri Lezzetleri Açıklayamazlar
Bazı insanlar doğadaki tüm canlıları evrim teorisi ile açıklamaya çalışırlar. Bir evrimciye nasıl olup da ağaçların böylesine bir akla ve yeteneğe sahip olduklarını, neden insanlar için besin ürettiklerini sorarsanız, size yalnızca "tesadüfen böyle olmuş" cevabını verecektir. Çünkü tesadüf dışında kabul edecekleri her fikir, Allah'ın yaratma sanatının da kabul edilmesi anlamına gelecektir.
Unutulmamalıdır ki evrimcilerin savundukları hiçbir tesadüf lezzet kavramını ve insanın hoşuna gidecek lezzetlerin ne olduğunu bilemez, insanın hoşuna giden kokuları üretemez. Hiçbir tesadüf insan vücuduna mevsimlere uygun vitamin vermeyi düşünemez, bunu sağlayacak sistemleri ayarlayamaz.
Tesadüfler her zaman hata ve karmaşa doğurur. Güzellik, estetik ve temizlik gibi kavramlar kendiliğinden oluşmazlar. Ancak bir akıl sayesinde oluşurlar; özel olarak var edilmeleri gerekir. Bu ise ancak yüce Allah'ın dilemesi ile mümkündür.
En Kusursuz Sistemler Bütünü: İnsan Vücudu
Farklı bir açıdan düşünüldüğünde eğer tüm besinler bizim tam istediğimiz gibi olsa, ancaksindirim sistemimiz "tesadüfen" oluşmuş olsaydı, yine büyük bir sıkıntı içinde yaşayacaktık. Örneğin "tesadüfen" oluşan bir dilin tat alma özelliği olmayacaktı ve hiçbir tat alamadığımız için yediğimiz yemeklerin otomobilin benzin yakmasından farkı kalmayacak ve yediğimiz her şey yalnızca hayatın devamlılığını sağlar hale gelecekti. Ancak Allah'ın hayranlık uyandıran yaratışı sayesinde yiyecekler ve sindirim sistemimiz mükemmel bir uyuma sahiptirler. Bu kusursuzluk ise Allah'ın rahmetinin ve şefkatinin delillerindendir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.