Bazı böceklerin vücutları sert kış koşullarında bile faaliyet gösterebilecek özelliklerde yaratılmıştır. Örneğin Noctuidae güve ailesinin Cuculiinae alt grubu içinde yer alan 50 kadar güve türü, kış şartlarında yaşayabilen türlerdir. Bu nedenle Cuculiinae güveleri "kış güveleri" olarak da adlandırırlar.
Güveler genellikle ilkbaharda dünyaya gelirler, yaz boyunca yaşamlarını sürdürdükten sonra kış yaklaştığında, ölmeden önce yumurtalarını bırakırlar. Güveden geride kalan yumurtalar, tırtıllar ve pupalar ilkbahara kadar hiçbir yaşamsal faaliyet göstermezler. Bu yaşam şekli kış güvelerinde ise tam tersidir. Orta Asya, Sibirya, Kuzey Avrupa gibi geniş bir coğrafyada yaşayan kış güveleri, diğer güvelerin tersine yaşamsal faaliyetlerini kışın gösterirler. Onlar, yaz boyunca hareketsiz kalırlar ve aylarında yetişkin hale gelirler. İlkbaharda da doğacak yeni nesil için yumurtalarını bırakırlar.
Kış güvelerinin uçabilmeleri için, kanatlarının bulunduğu göğüs bölgesindeki sıcaklığın en az 30oC olması şarttır. Oysa yaşadıkları yerde ısı genellikle 0oC düzeyinde hatta bunun da altındadır. Peki, kış güveleri nasıl oluyor da böylesine soğuk ortamlarda yaşamlarını sürdürebiliyorlar? Hareketsiz kaldıklarında soğuktan donmamaları, şiddetli soğuğa rağmen uçabilmeleri nasıl mümkün olmaktadır? Bu soruların cevabı kış güvelerinin, yaşamlarına olanak sağlayan özel bir ısınma sistemi ile yaratılmış olmalarıdır. Bu sistem, birbirini tamamlayan özelliklerden oluşan, son derece hassas bir planlamanın ürünüdür. İşte bazı detaylar:
Titreşen Kanatlarla Isınma
Kış güveleri uçuş öncesinde kanatlarına bağlı olan ana kaslarını art arda kasarlar. Böylece kanatlarını titretirler. Kanatların hızla bu şekilde titreştirilmesi böceğin göğüs bölgesindeki ısının artmasını sağlar. İşte bu artış sayesinde göğüs bölgesinin sıcaklığı 0oC'den 30oC'ye hatta daha yüksek seviyelere kadar çıkabilmektedir. Ancak güvenin kanatlarını titretebilmesi de özel bir sinir sistemine sahip olmayı gerektirir. Nitekim güvenin sinir sistemini, oldukça düşük sıcaklıklarda nasıl çalıştırabildiği, bilim adamları için hala bir sır niteliğindedir.
Kış güveleri genellikle hava sıcaklığı 0oC'yi biraz geçince titremeye başlarlar. Hatta kimi zaman titremeyi -2oC gibi düşük bir sıcaklıkta başlatırlar. Yarım saatlik bir titreme sonunda da uçuş için gerekli ısıya ulaşmış olurlar.
Bilim adamları kış güvesinin dinlenme, titreme ve uçuş sırasındaki metabolizma hızlarını ölçmüşler ve elde ettikleri verileri, diğer güve türleri ile karşılaştırmışlardır. Ölçümlerin tüm güve türlerinde aşağı yukarı aynı olması sonucunda, ısınma nedeninin metabolizma hızıyla ilgili olmadığı anlaşılmıştır. Bu sonuçlar kış güvelerinin özel bir ısınma sistemini kullandıklarını ortaya çıkarmıştır.
Kış Güvesi Isıyı Nasıl Yalıtır?
Bilindiği gibi, sıcak olan ortamdan soğuk ortama doğru bir ısı transferi söz konusudur. Bu nedenle, kış güvesinin vücut ısısını yükseltmesi, uçuş için tek başına yeterli bir koşul değildir. Çünkü kış güvesi bir yandan vücudunu ısıtırken bir yandan da dış ortamın soğuk olmasından ötürü ısı kaybedecektir. Ve böceğin vücut sıcaklığıyla hava sıcaklığı arasındaki fark arttıkça, bu ısı kaybı da hızlanacaktır. Dolayısıyla kış güvesinin ürettiği ısıyı koruyabileceği bir yönteme de sahip olması gereklidir. İşte güvenin bu ihtiyacı, soğumaya karşı en etkin metot olan yalıtımla çözümlenmiştir: Güveler, ısı kayıplarını azaltan yoğun bir pulsu örtü ile kaplanmışlardır. Bilim adamları yaptıkları incelemeler sonucunda, pulsu örtüye sahip olmayan bir güvenin, örtülü olanlardan 2 kat daha hızlı soğuduğunu tespit etmişlerdir.
Peki, güveler bu fizik yasasını nereden bilmektedirler? Isı transferine karşı tedbir almayı ve yalıtımın böyle bir soğumaya çözüm olacağını nasıl düşünmüşlerdir? Hiç şüphesiz küçücük bir güvenin bunu akletmesi ve kendi imkanlarıyla böyle bir yapı kazanmış olması mümkün değildir. Güve dondurucu soğuklarda bile uçmasını mümkün kılacak bu özel tasarımla yaratılmıştır. Bu yüzden de incelenen her detayında hayranlık uyandıran bir kusursuzlukla karşılaşılmaktadır.
Diğer Bir Sorun: Nem
Kış güvelerini bekleyen bir diğer sorun ise nem bulunan ortamlarda ancak -2oC'ye kadar yaşayabilmeleridir. Bu onların standart donma noktasıdır. Ancak yaşadıkları coğrafyada ısı sıklıkla -20oC'nin altına bile düşebilmektedir. Peki, böylesine dondurucu soğuklarda bu küçücük böcek nasıl olup da yaşamını sürdürebilmektedir?
Bu sorunun cevabı da güvenin bulunduğu ortamdaki nem ve ısı ile ilgilidir. Bir kış güvesinde donma süreci vücuduna giren bir buz kristali ile başlar. Eğer güve buz kristallerinin olmadığı kuru bir ortamda bulunursa, donma ısısı oldukça aşağılara iner. İşte kış güveleri de buzdan ve ani sıcaklık düşüşlerinden etkilenmeyecekleri böyle ortamları tercih ederler. Fakat kutuplarda kendilerini koruyacak böyle bir ortamı nereden bulacaklardır?
Bu sorunun cevabı da oldukça hayret vericidir: Yapraklar soğuğa karşı mükemmel bir koruma sağlarlar. Dışarıda hava sıcaklığı -30oC kadarken bile, yeri örten yaprak tabakasının altındaki sıcaklık -2oC'nin altına düşmez. Kış güveleri de ısı -2oC'nin altına düştüğünde, hava yeniden yaşamalarına imkan tanıyacak ısıya ulaşana kadar, yorgan görevi gören yaprakların altında gizlenirler.
Kuşkusuz ki güvelerin, yaprakların iyi bir yalıtıcı olacağını kendiliklerinden bilmelerine imkan yoktur. Güveler de diğer canlılar gibi Allah'ın ilhamıyla hareket ederler ve Allah'ın kendileri için tasarladığı sistemler sayesinde, bulundukları zorlu ortamlarda dahi yaşamlarını sürdürmeyi başarırlar. İnsana düşen Allah'ın eşsiz yaratışının delilleri üzerinde düşünmektir. Allah bir ayette şöyle buyurmuştur:
"Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün ard arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır." (Bakara Suresi, 164)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.