Orta Afrika sularında yaşayan ve yaklaşık 10 cm. büyüklüğünde olan fil balığı (Gnathonemus petersii) yolunu elektrik sinyallerine göre bulur. Bu özelliği sayesinde tamamen karanlık bir ortamda bir cismi uzaktan tanıyabilir ya da ölü bir organizma ile yaşayan bir organizmayı birbirinden ayırt edebilir. Bonn Üniversitesi’nden bir grup araştırmacı balığın sahip olduğu bu mükemmel sistemi inceleyerek Yüce Allah’ın yaratış sanatına delil oluşturan çarpıcı sonuçlar elde etmişlerdir.
Dedektör Görevi Gören Çene
Fil balığı çakıl kaplı deniz dibine yaklaşarak kafasını yere meyilli tutarak yüzer. Yavaş yavaş yüzerken hortuma benzeyen uzun çenesi ile deniz dibini birkaç mm mesafeden sağdan sola doğru sürekli olarak tarar. Fil balığı bu haliyle, dedektörle altın arayan hazine avcılarına benzetilebilir.
Peki, Balık Niçin Deniz Dibini Sürekli Olarak Tarar?
Aslında balığın yaptığı bu işlemin tek bir amacı vardır: Dipteki tortuların arasında en sevdiği yiyecek olan ölü nematocera larvalarını bulmak… Bonn Üniversitesi’nden zoologlar suyun dibine larvaları saklayarak fil balığının bunları bulup bulamayacağını ve ne kadar derinliğe kadar bunları bulabildiğini araştırmışlardır. Sonuç bilim adamları için çok şaşırtıcı olmuştur, çünkü balık her seferinde kusursuz bir yetenekle yiyeceklerin yerini bulmuştur. Aslında bu sonucun ortaya koyduğu çok önemli bir gerçek vardır. Bu gerçek, Yüce Allah’ın Rezzak (Rızık veren, insanların faydasına olmak üzere nimetlerini veren) sıfatının canlılar üzerindeki tecellisidir. Her canlıya rızkı veren Rabbimiz canlıların bu rızkı bulabilmesi için onlara mükemmel sistemler de bahşetmiştir. Rabbimiz bu gerçeği bir Kuran ayetinde şöyle haber verir:
“Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah'a ait olmasın. Onun karar (yerleşik) yerini de ve geçici bulunduğu yeri de bilir. (Bunların) Tümü apaçık bir kitapta (yazılı)dır.” (Hud Suresi, 6)
Fil Balığı Çenesini Nasıl Kullanır?
Fil balığının filin burnunu andıran organı gerçekte bir burun olmayıp alt çenenin uzamış bir parçasıdır. Buruna benzeyen bu çene, çevresindeki cisimleri hassas şekilde algılamasını sağlayan 500’den fazla elektrik sensörü içerir. Bu özellik sayesinde balık geceleri avlanır. Kuşkusuz gece avlanmanın balığa sağladığı en büyük avantaj gündüz saklanabilmesi ve yırtıcı balıklara av olmamasıdır.
Fil balığının çenesi aslında gözleri gibi işlev görür. Kas hücreleri düzenli olarak birkaç volt büyüklüğünde elektrik sinyalleri üretirler. Balık saniyede 80 kez bu bataryayı açıp kapayarak etrafına bakar. Aynı zamanda vücudunda yaratılmış olan sensörler aracılığıyla elektriksel alanları ölçer. Yakınındaki objeler yaydıkları elektrik ile balığın hedeflediği objenin elektrik sinyallerini bozsalar dahi fil balığı hayranlık uyandıran kompleks bir işlemle etrafındaki objelerin görüntülerini algılar ve hedeflediği objeyi şaşırmadan bulur. Balığın sahip olduğu bu özellik araştırmacılar tarafından birçok kez denenmiş hatta araştırmacılar katı objeler yerine elektriksel sinyaller kullandıklarında dahi balık yolunu ve hedefini şaşırmamıştır. Bu durum elbette canlılığın tesadüflerle oluştuğunu iddia eden evrim teorisinin basit ve akıl dışı mantığı ile açıklanamayacak kadar kusursuzdur ve Rabbimiz’in mükemmel yaratma sanatının delillerinden yalnızca biridir.
Fil Balığının Hassas Algılayıcıları Allah’ın Yaratma İlminin Tecellilerindendir
Araştırmalar balığın algılamasının sadece cismin yerini bulmakla sınırlı kalmadığını aynı zamanda cisme dokunmadan onun ölü ya da canlı olduğunu anladığını ortaya koymuştur. Balık bu işlemi kendi elektriksel duyusu ile karşısındaki varlığın akım depolama kapasitesini ölçerek gerçekleştirmektedir. Ölü bitkiler ve hayvanlar akım depolayamadıkları için balık bunların ölü olduklarını algılar.
Balık elektrik akımı duyusu sayesinde karşısındaki materyalin malzemesi hakkında da bilgi sahibi olur. Örneğin metal görüntüsü çok parlak olup iletken olmayan maddelere nazaran balığın etrafındaki elektrik akımını zayıflatır.
Fil balığı birkaç milimetrelik mesafe farkını bile ölçebilecek hassasiyete sahiptir. Bunu cisimlerden gelen elektriksel görüntülerin bulanıklığının artmasına göre aradaki mesafeyi hesaplayarak yapmakta ve bulanıklığın derecesine göre uzaklığı hesaplayabilmektedir.
Buraya kadar sayılan tüm bu özellikleri birkaç cm’lik bir balığın başarması elbette imkansızdır. Balığın cisimlerin canlı mı ölü mü olduğu, sahip oldukları özellikler ve cisimlerin uzaklığı gibi kavramlar hakkında aslında en küçük bir bilgisi dahi yoktur. Ancak, Yüce Allah’ın ilhamı ile bu üstün donanımlara sahip olmuştur ve bu donanımları ancak Allah izin verdiği sürece rızkını bulmak veya kendini korumak için kullanabilir. Bir canlının, yaşadığı ortama uygun ve kendisi için hayati olan son derece özel bir sistemle donatılması, ancak onu var eden, ihtiyaçlarını ve bulunduğu ortamı bilen ve tüm bunları bir canlıda yaratmaya kadir olan, Alim ve Aziz olan Allah'a aittir. Bu gerçek bir Kuran ayetinde şöyle bildirilmiştir:
"Ben gerçekten, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a tevekkül ettim. O'nun, alnından yakalayıp-denetlemediği hiçbir canlı yoktur. Muhakkak benim Rabbim, dosdoğru bir yol üzerinedir (dosdoğru yolda olanı korumaktadır.)" (Hud Suresi, 56)
Kirliliğe Karşı Balık Dedektörü
Ana vatanı Nijerya olan 10 cm. boyundaki fil balığı, çamurlu sularda gözlerini çok az kullandığı için yolunu düzenli olarak yaydığı elektrik sinyalleri ile bulur. Normalde, dakikada 300–500 sinyal yaymasına rağmen suyun kirlilik oranı arttıkça dakikada ürettiği sinyal sayısı 1000'i aşabilir.
İngiltere'nin Bourmounth şehrinde kirliliği ölçmek için, fil balıklarından faydalanılarak yapılan dedektörler kullanılmaktadır. Bourmounth'daki bir su şirketi, Stour nehrinden aldığı su örneklerini 20 fil balığının kontrolüne vermiştir. Her balık nehirden gelen su ile doldurulmuş bir akvaryumda yaşatılmaktadır. Akvaryumlardaki alıcılar sinyalleri alıp bağlı oldukları bilgisayarlara iletmektedir. Eğer su kirli ise balığın artan sinyalleri tespit edilerek bilgisayar aracılığı ile alarm verilmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.