“… Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz” (Bakara Suresi, 216) Ağrı vücudun savunma sisteminin bir parçasıdır. Bu his vücutta sağlığı olumsuz yönde etkileyecek bir durum oluştuğunu işaret eder ve buna karşı önlem alınmasını sağlayarak, vücutta oluşabilecek fiziksel zararın asgariye indirilmesine yardımcı olur. Nitekim bir kişi herhangi bir durumda ağrı duyuyorsa ağrıyı ortadan kaldıracak bir önlem alır ve bu şekilde vücuda verilen zararı ortadan kaldırır. Örneğin eli sıcak suda yanan kişi yanma hissinin oluşturduğu acı ile elini hemen sudan çekerek derisinin zarar görmesini engeller, oluşan acı hissinin devam etmesi durumunda tıbbi yöntemlerle, koruyucu tedbirler alır. Ya da vücudunun herhangi bir yerinde oluşan ani bir ağrı sonucunda doktora giderek ileride ciddi rahatsızlıklara neden olabilecek bir hastalığı henüz tam gelişmemişken tedavi ettirebilir. Ağrı ve acı hissi insanı çok rahatsız eden duygular olmasına karşın, eğer Yüce Allah bu hissi vermemiş olsaydı vücut acı ve ağrı oluşturan durumlara tepki vermez ve çok daha büyük sağlık sorunları oluşabilirdi. Bu hissin büyük bir rahmet olduğunu hatırlatan gerçek ise “konjenital analjezi” adı verilen ve ağrıya karşı duyarsızlık olarak tanımlanan bir rahatsızlıktır. Yüce Allah’ın “… Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz” (Bakara Suresi, 216) ayetinde haber verdiği gibi şer gibi görünen ve insanlar için rahatsız edici bir duygu olan ağrı hissi, gerçekte sanılanın tam aksine insan için büyük bir hayırdır. Ağrı, her insan için son derece rahatsız edici bir duygudur. Çünkü bu his oluştuğunda günlük işlerimizi yapmakta zorlanabilir veya çalışamaz hale gelebiliriz. Ancak Yüce Allah bu duyguyu çok özel bir nimet olarak vermiştir. Çünkü ağrının görevi bizi rahatsız ederek ağrının olduğu bölgeye dikkatimizi çekmek ve vücudumuzda bir şeylerin yolunda gitmediği yönünde bizi uyarmaktır. Bu nedenle “konjenital analjezi” denilen ve doğuştan ağrıya karşı duyarsız olmaya neden olan rahatsızlık, birçok kişi tarafından zannedildiği gibi kişiye avantaj sağlayan değil, aslında birçok konuda kişi için risk oluşturan bir hastalıktır. Vücudumuzda Herhangi Bir Rahatsızlık Oluştuğunda Ağrı Hissetmeseydik Ne Olurdu? “Konjenital analjezi” adı verilen ağrıya karşı duyarsızlık hastalığı, doğuştan itibaren dış uyaranlardan gelen fiziksel acıları hissetmeme durumudur. Bu kişiler, dokunma ve hissetme duyularına sahiptirler, fakat beynin sinir sistemi adeta filtrelenmiş bir şekilde bilgi akışında engel oluşturur ve sıcaklık değişimleri ya da ani yaralanma gibi acil reaksiyon gösterilmesi gereken konularda vücudun tepki vererek önlem almasını engeller. Bu durum Yüce Allah’ın vücudumuzdaki her sistemi kusursuz olarak yarattığının en güzel örneklerinden biridir. Sinir sisteminin iletişiminde bir aksaklık olması, çözümü imkansız sorunlara neden olabilmektedir. Nitekim bu rahatsızlıkta ağrı ile ilgili beyne sinyal iletilmediğinden ağrı hissedilmez, bazı durumlarda ise ağrı hissedilir, fakat vücutta ağrının kaynağının neresi olduğu saptanamaz. Kuşkusuz her iki durum da kişi için büyük risk oluşturur. Çünkü ağrının yerinin kişi tarafından saptanamaması da en az ağrıyı hissetmemek kadar hayati bir durumdur. Örneğin kalp krizi geçirmek üzere olan ve vücudunda ağrı hisseden fakat ağrının kaynağının neresi olduğunu bilemeyen bir kişi, belki tıbbi müdahalede bulunulamadığı için hayati bir tehlikeyle karşı karşıya kalabilir. Konjenital Analjezi Nasıl Oluşuyor? Bu rahatsızlık “SCN9A” adlı bir gendeki bozulmaya bağlı olarak meydana gelir. Bu gende en ufak bir bozulma bile onu tamamen işlevsiz hale getirmekte ve beyne iletilen sinyallerin sağlıklı olarak yorumlanmasını engellemektedir. Bu tıpkı lambanın yanması için elektrik düğmesine basılmasına benzer. Eğer lambaya elektrik ulaştıran telleri harekete geçirecek olan düğmede bir aksaklık varsa lamba yanmaz. İşte “SCN9A” genindeki bir bozukluk da dış dünyadan gelen ağrı ile ilgili elektrik sinyallerinin beyne ulaşarak burada yorumlanmasına izin vermez. Elbette bu durum her şeyi çok hassas dengeler üzerinde yaratan Yüce Allah’ın dilerse bu dengeleri yok edebileceğini ve hiç kimsenin bozulan bu dengeyi yeniden kurmaya güç yetiremeyeceğini gösteren çok önemli bir delildir. Yüce Allah dünyadaki büyük küçük her şeyi Kendi kudreti altında tuttuğunu bir ayetle şöyle bildirir: “Şüphesiz Allah, gökleri ve yeri zeval bulurlar diye (her an kudreti altında) tutuyor. Andolsun, eğer zeval bulacak olurlarsa, Kendisi'nden sonra artık kimse onları tutamaz. Doğrusu O, Halim’dir, bağışlayandır.” (Fatır Suresi, 41) Herhangi bir nedenden dolayı rahatsızlandığınızda, eliniz yandığında, bir yeriniz kesildiğinde hissettiğiniz acı ve ağrı hissi rahatsız edici olsa da aslında çok büyük bir rahmettir. Yaralanma Esnasında Acı Hissinin Azalmasının Hikmeti: Bazı insanlar yaralandıkları anda ve yaralandıktan sonra bir süre acı hissetmezler. Böylece insan, yaralı olduğu halde kendisini koruyacak veya tehlikeden kaçabilecek güç bulur. Acı hissinin iletilmesi de sinir hücreleri aracılığıyla olur. Söz konusu hücreler, acı, sızı, ağrı ve üzüntüyü yok eden, vücudu rahatlatan "endorfin" maddesi içerirler. Endorfin, adeta beynimizin ürettiği bir ağrı kesicidir. Endorfin ağrının ilk hissedildiği anda salgılanır, ama ilk kriz atlatıldığında etkisi geçer. Bu sayede ciddi olarak yaralanan insanlar bile belli bir süre için şiddetli bir ağrı hissetmezler. Ağrı kesici ilaçlar da aynı mantıkla işlev görürler. Pek çoğu hastalıkları ve yaraları tedavi etmezler; bunlar sadece ağrıyı hissetmemizi engelleyen kimyasal maddelerdir. Yaralanma esnasında acı hissinin azalması Allah'ın insanlar üzerindeki rahmetinin bir örneğidir. Bacağımızı masanın kenarına çarptığımızda ya da yerdeki kırık cam parçasına bastığımızda ağrı ya da acı hissederiz. Ağrı ve acı hislerinin hayatımızda çok önemli bir yeri vardır, çünkü bize vücudumuzda bir sorun olduğunu bildirirler. Cildimizdeki alıcı hücreler, bize zarar veren şeylere tepki verdiklerinde -beynimize acil mesajlar gönderdiklerinde- ağrı ve acı hissederiz. Bunun üzerine biz de, bu rahatsızlığı gidermek için birtakım tedbirler alırız. Ağrı Duyusunu Hissetmemek Neden Tehlikelidir? Yüzeysel ağrı, derin ağrı (kemik, kas, kiriş, eklemlerin ağrısı), iç organların ağrısı (visceral ağrı) olmak üzere bilinen üç çeşit ağrı tipi vardır. Yüzeysel ağrılar deriye basınç yapıldığı veya 45 dereceden fazla sıcakla karşılaşıldığı takdirde ortaya çıkar. Eğer bu his olmasaydı;
Herşeyin Belli Bir Yaratılış Amacı ve Hikmeti Vardır Yüce Allah herşeyi bir hikmet ve hayırla yaratır. Ağrıyı hissetmeme rahatsızlığı da Rabbimiz’in bu mükemmel yaratışının en güzel örneklerinden biridir. Çünkü eğer Yüce Allah böyle bir hastalık yaratmamış olsaydı hiç kimse ağrının aslında vücudun korunması için çok büyük bir nimet olduğunu bilemeyecekti. Bu nedenle de bizi kusursuz biçimde yaşatan Rabbimiz’e şükretmemize vesile olacak önemli bir detaydan habersiz olacaktık. Yüce Allah’ın her şeyi hayırla yaratmasına örnek oluşturacak özellikler elbette burada sayılanlarla sınırlı değildir. Rabbimiz bazı kişilerin vücutlarında bu aksaklığı oluşturarak geleceğin tıp dünyası için önemli bir ilham kaynağı da yaratmaktadır. Çünkü bu hastalığın nedenlerini araştıran bilim adamları uyarı ve tepki arasındaki bağlantıları ve bu bağlantılar arasındaki küçük detayları anlayıp çözdükçe çok ağrılı hastalıklar ya da savaş durumlarında ağrıyı büyük ölçüde azaltacak ilaçlar yapabileceklerdir. Yüce Rabbimiz Kuran ayetlerinde yarattığı her şeyin bir sebebi olduğunu şöyle haber vermiştir: “Biz, bir 'oyun ve oyalanma konusu' olsun diye göğü, yeri ve ikisi arasında bulunanları yaratmadık. Eğer bir 'oyun ve oyalanma' edinmek isteseydik, bunu, Kendi Katımız'dan edinirdik. Yapacak olsaydık, böyle yapardık.” (Enbiya Suresi, 16–17) ŞİDDETLİ ACI
KRONİK ACI
|
22 Ağustos 2010 Pazar
Vücudumuzda Hiç Ağrı Hissetmeseydik
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.