Darwinistlerin iddiaları bilimsellikten hep uzak olmuştur ve her
zaman sadece demogoji ve sahte delillerle teorilerini ayakta tutmaya
çalışmışlardır. Bilimsel hiçbir açıklama yapamadan, sadece lafı
çevirerek, konuyla yakından uzaktan ilgisi olmayan terimler kullanıp,
karmaşık anlatımlarla “laf kalabalığı” yaparak insanları
kandırmaktadırlar. Bunlar evrimcilerin bilinen özellikleridir ancak son
zamanda Darwinistlerin demagojik anlatımlarına bir yenisi daha
eklenmiştir.
Canlılardaki yapıların üstün yönlerini vurgulamak için
kullanılan, “mükemmel, muhteşem, kusursuz” gibi ifadeler Darwinistleri
korkutmaktadır. Böyle ifadeler için kendilerince, “bunlar bilimin
terimleri değildir, insani terimlerdir... Mükemmel hücre diye bir şey
olmaz, bunun ölçüsü ne?” gibi cevaplar vermektedirler. Bunun sebebi
şudur: Darwinistler de aslında canlılardaki hassas ayar, altın oran,
simetri, işbölümü ya da planlama gibi olağanüstü düzen ve davranışları
evrim teorisi ile açıklayamadıklarının farkındadırlar. Ve son bir
çırpınışla, bir savunma mekanizması olarak, terimlere saldırmaktadırlar.
Kısacası Darwinistler bu ifadelerin kullanılmaması gerektiğini iddia
edecek kadar zavallı duruma düşmüşlerdir.
Darwinistler neden “mükemmellik” kavramını reddederler?
“Mükemmellik” bilimsel bir ifadedir. Çünkü canlı yapıları, insanın
yeteneklerini, kimi zaman da anlama gücünü aşan mükemmellikler gösterir.
Örneğin bitkilerin yaptıkları fotosentezin aşamaları hala tam olarak
bilinmemektedir ya da fotosentez gibi bir işlemi yapan makine henüz
üretilememiştir. 1-2 gramlık kuşların nasıl olup da binlerce kilometre
göç edebildiği, yönlerini nasıl buldukları ve nasıl olup da buna güç
yetirdikleri tam olarak anlaşılamamıştır. Arı kovanlarındaki düzenin
muhteşemliği, peteklerdeki düzgün altıgenlerin nasıl oluştuğu, termit
yuvalarındaki havalandırma sistemindeki muazzamlık hayranlık
uyandırıcıdır.
Aslında Darwinistler de bu gibi örneklerin çokluğunu, canlılardaki
özelliklerin tam anlamıyla mükemmel olduğunu ve bunları evrimle
açıklamayacaklarını çok iyi bilirler. Ancak buna rağmen “mükemmellik”
kavramını vargüçleriyle reddederler. Bunun tek sebebi, kendi iddialarına
göre tesadüfen var olması gereken bir yapıda, mükemmelliğin varlığının
imkansız olmasıdır.
Tesadüfler mükemmeli meydana getiremezler. Simetriden, altın orandan
anlamazlar. Moleküler düzeyde aralarında işbölümü yapan, tedbirler
alan, eksik noksan bırakmayan, hataları test eden ve bunları onaran bir
sistemler bütünü oluşturamazlar. Tesadüflerin oluşturacağı; hiçbir
şeydir ya da eğri, çarpık, bozuk, sakat, hastalıklı yapılardır. İşte bu
sebeple Darwinistler “mükemmel”, “olağanüstü”, “kusursuz” gibi
kelimelerden oldukça tedirgin olurlar.
Darwinistler kaçmaya çalışsalar da gerçekler açıktır
Darwinistlerin “susturma politikalarıyla” kaçmaya çalıştıkları gerçek şudur:
Proteinler hücre içinde birbirinden oldukça farklı görevler yapar.
Her protein oluştuğu anda nereye gideceğini ve ne yapacağını bilir.
Birisi DNA’yı sarar, biri protein sentezinde şifrenin yerini işaretler,
biri hormon olur haberleşmeyi sağlar, diğeri enzim olur reaksiyonları
katalize eder... İşte Darwinistler, hücre içindeki binlerce proteinden
bir tanesinin görevini laboratuvarda dahi yapmayı başaramazlar. DAHASI,
TEK BİR PROTEİNİN NASIL OLUŞTUĞUNU ANLATAMAZLAR. İnsanın yeteneklerini
aşan böyle bir yapı tek kelimeyle mükemmeldir.
* DNA bir sanat eseridir. Yaklaşık 2 metrelik bir sarmal, 46
kromozoma bölünerek, dünyanın en kompleks sarma metoduyla 1-2 mikronluk
hücre çekirdeğinin içinde sarılı durumdadır. Bu sarma işlemini yapanlar
enzimler ve proteinlerdir. Eğer Darwinistler bunda mükemmellik
olmadığını iddia ediyorlarsa, bunun benzerini, en azından bir kopyasını
oluşturabilmeleri gerekir.
* Bir yaprağın içindeki kloroplast, insanların mekanizmasını dahi
tam olarak çözemediği olağanüstü fotosentez işlemini hayranlık
uyandırıcı bir ustalıkla yapar. Eğer bu sistem Darwinistlere göre
mükemmel değilse, bunun bir benzerini veya kopyasını yapabilmeleri
gerekir.
* Antartika’da yaşayan bir ayı balığı -56 derece soğukta yaşayabilir
ve çok derinlere dalabilir ancak yoğun ve ani basınç değişimi yüzünden
oluşan vurgundan etkilenmez, çünkü solunum borusu diğer birçok memelinin
aksine yuvarlak değil, düz-oval biçimlidir ve yüksek basınç altında
hemen kapanabilmektedir. Ayrıca ciğerlerini de kapatma imkanına
sahiptir. Bu özellik, mükemmeldir.
* Bir tohum; bir çiçeğe, bir meyveye, bir ağaca ait tüm bilgileri
depolama ve asla unutmama yeteneğine sahiptir. Eğer Darwinistler bunda
bir mükemmellik olmadığını iddia ediyorlarsa, o tohumun içinde nasıl
bilgi saklanabildiğini, bunun nasıl olup da yıllarca hatta yüzyıllarca
muhafaza edilebildiğini açıklamalıdırlar.
* Bir sinek kuşunun kalbi gün boyunca saniyede 500 ila 1200 kez
çarpar. Gece ise kuşun kalbi öylesine yavaşlar ki nabzı adeta durur,
hatta kuş nefes almıyor gibidir. Bu kuşlar boylarına göre bir jetten
daha fazla yakıt harcarlar. Eğer biz bu oranda enerji harcayacak
olsaydık, vücut ısımız 400 dereceye yükselirdi ve bu enerjiyi karşılamak
için, her gün 45 kilo şeker tüketmek zorunda kalırdık. İnsan için
imkansız olan bir işlemi bu minik canlının gerçekleştiriyor olması
muhteşemdir.
*Bir yarasanın sonar sistemini, arıların yön bulabilme kabiliyetini,
bakterilerin ayrıştırma yeteneklerini, bir akrebin ultraviyole ışınlara
dahi dayanıklı yapısını, semenderin kendi organlarını yenileyebilmesini
ve canlıların istisnasız her birindeki farklı yetenekleri
Darwinistlerin evrimin iddialarıyla açıklamaları gerekir. Bunları
yapamadıklarına göre, canlılar, insanlardan daha üstün yapılara sahiptir
ve bunlar hayranlık uyandırıcı özelliklerdir. İşte bu da bize
“mükemmellik, muhteşemlik ve kusursuzluk” olduğunu gösterir.
Dünya Hayatının Yaratılış Sırrını Kabul Etmek İstemeyen Darwinistlere Cevap:
Neden canlıların bazıları sonar sistemine sahip, bazıları değil?
Bu, dünya hayatının yaratılış sırrını bir türlü kabul etmek istemeyen Darwinistlerin sık sık başvurdukları bir soru türüdür.
Bu sorunun cevabı şudur: Bir sonara sahip yunus, insanlardan bu
yönüyle üstündür ya da organları yenilenen bir semender de insandan bu
yönüyle üstündür.
İnsan bedeninde mükemmellikler olduğu gibi, diğer canlılarda da
insandan daha üstün yapılar var edilmiştir. Farklı özelliklerin tümünün
Yaratıcısı Allah’tır. Allah dilese, bütün bunları her canlıda yaratır.
Nitekim cennetteki yaratılma böyle olacaktır. İnsanlar cennette, her
türlü vasfa, üstünlüğe, kusursuzluğa ve ölümsüzlüğe sahip olacaklardır.
Yunusta sonarın varlığını bilmek, Allah’ın üstünlüğünü takdir etmek için
yeterlidir. Semenderde organların yenilendiğini bilmek, Allah’ın bunu
yapmaya kadir olduğunu anlamak için yeterlidir. İnsanda bunların
olmaması, insanın dünyada imtihana tabi olması nedeniyledir.
İnsan eksikliklerle imtihan olacak, cenneti, yani tam anlamıyla
kusursuzluğu isteyecektir. Buradaki amacı göremeyip “dünyada eksiklik
var, hiçbir şey kusursuz değil” demek, insanın yaratılış amacının
farkında olmamaktır. Bize Allah’ın yaratma sanatı ile ilgili verilen en
büyük delil, bu kainatta hemen her yerde karşımıza çıkan
mükemmelliklerdir. Biz bu delillerden Yüce Yaratıcımızın her şeye kadir
olduğunu, dilediği an, dilediği varlıkta, dilediği üstünlükleri
yaratacağını ve cennette bunların tümünü hatta daha da fazlasını mutlaka
var edebileceğini anlarız.
İşte bu sebeple, mükemmellikler bizim için çok büyük nimetlerdir.
Mükemmellikler, bilimin bize gösterdiği gerçeklerdir. Mükemmellikler
yalnızca Darwinistleri rahatsız eder. Çünkü her mükemmellik, evrim
teorisini yerle bir eder. Bilim geliştikçe ortaya çıkan yeni harikalar,
evrim teorisini yıkmaya devam edecektir. Darwinistler de bu
mükemmelliklerden sıkıntı duymaya devam edeceklerdir. Dileğimiz elbette,
onların da bu mükemmelliklerden zevk alması ve her şeyi Yaratan Yüce
Rabbimiz’i kalpten, içtenlikle gereği gibi takdir edebilmeleridir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.