Ey insanlar, eğer dirilişten yana
bir kuşku içindeyseniz, gerçek şu ki, biz sizi topraktan
yarattık, sonra bir damla sudan, sonra bir alak'tan
(embriyo), sonra yaratılış biçimi belli belirsiz bir
çiğnem et parçasından; size (kudretimizi) açıkca göstermek
için. Dilediğimizi, adı konulmuş bir süreye kadar rahimlerde
tutuyoruz. Sonra sizi bebek olarak çıkarıyoruz, sonra
da erginlik çağına erişmeniz için (sizi büyütüyoruz).
Sizden kiminizin hayatına son verilmekte, kiminiz de,
bildikten sonra hiç bir şey bilmeme durumuna gelmesi
için ömrün en aşağı ucuna (yaşlılığa) geri çevrilmektedir.
Yeryüzünü kupkuru ölü gibi görürsün, fakat biz onun
üzerine suyu indirdiğimiz zaman titreşir, kabarır ve
her güzel çiftten (ürünler) bitirir.
(Hac Suresi, 5)
(Hac Suresi, 5)
Karın boşluğunun sağ üst kısmında yer alan
karaciğer, kan dolaşımı içinde mükemmel bir filtre görevini
üstlenmiştir. Suda çözülebilen, vücut artığı basit maddeler
böbrekte temizlenirken, ilaçlar ve hormonlar gibi karmaşık
yapılı atıkları karaciğer temizler.
Savunma sistemini lojistik yönden destekler: Karaciğer sadece
beslenme ve metabolizma atıkları için bir filtre olarak kalmamakta,
ayrıca bağışıklık maddeleri olan globulinleri ve damar tamir
grupları olan enzimleri de üretmektedir.
Bakterileri temizler: Karaciğerde bulunan
Kupffer hücreleri, buradan geçen, özellikle de bağırsaklardan
gelen kanda bulunan önemli miktardaki bakterileri yutarlar.
Kupffer hücreleri kandaki parçacıkların ya da öteki yan ürünlerin
artması durumunda, bunları kandan filtre edebilmek için kendi
sayılarını da arttırırlar.
Vücudun enerji kaynaklarını üretir: Karaciğerin özelliklerinden
biri de vücudun en önemli enerji kaynağı olan glukozu üretmesidir.
Normal beslenme sırasında alınan glukoz, glikojene çevrilerek
karaciğerde depolanır. Karaciğer kandaki glukoz oranını devamlı
kontrol eder. Yemek aralarında besin alınmadığı ve kandaki
glukoz miktarı düşmeye başladığı zaman, karaciğer depoladığı
glikojeni tekrar glukoza çevirerek kana verir. Böylece kandaki
glukoz düzeyinin fazlaca düşmesi engellenmiş olur. Karaciğer
ayrıca yağ asitleri ve amino asitlerden de glukoz üretebildiği
gibi, enerji üretiminde kullanılması mümkün olmayan diğer
karbonhidratları da glukoza çevirebilir.
Kanı depolar: Karaciğer, genişleyebilen veya küçülebilen
bir yapıya sahiptir. Bu özelliği sayesinde kan damarlarındaki
kanı depolayabilir veya salabilir.
Karaciğer sağlıklı bir vücutta, toplam kanın % 10'unu, yani
450 ml kanı bünyesinde tutar. Bazı durumlarda, örneğin kalp
yetmezliği sözkonusu olduğunda vücutta dolaşan kan miktarı,
kalbin çalışma temposuna fazla gelecektir. Bu durumda karaciğer
kan tutma hacmini iki kat daha arttırarak, 1 litre kanı fazladan
depolar. Böylece kalbin, kaldırabileceği bir tempoda çalışmasına
fırsat yaratır.
Vücutta kan ihtiyacı arttığında ise (örneğin ağır egzersizler
sırasında) karaciğer, bünyesinde depoladığı kanı dolaşıma
vererek kan ihtiyacını giderir.
Ekonomik çalışır: Kaslarda glukoz harcanması sırasında, metabolizma
artığı olan laktik asit açığa çıkar. Laktik asit kasta kaldığı
sürece acı verir ve çalışmasını engeller. Karaciğer bu asidi
kaslardan toplar ve yeniden glukoza döndürebilir.
Ölü alyuvarların yenilerini üretir: Karaciğer ve dalak, ölen
alyuvarların yerine yenilerinin üretildiği, proteinin büyük
bir kısmının parçalandığı ve amino asitler olarak yeniden
farklı amaçlar için kullanıldığı yerdir. Karaciğer ayrıca,
vücutta önemli işlevleri olan demirin de depolandığı organdır.
Bu haliyle vücudun en gelişmiş deposudur. Tüm mineralleri,
proteinleri, az miktarda yağı ve vitaminleri karaciğer depolar.
İhtiyaç duyulduğunda, depoladığı maddeyi en kısa yoldan gerekli
bölgeye verir. Vücudun yeterli enerjiye sahip olup olmadığını
hassas bir biçimde denetler, bunun için özel bir haberleşme
sistemi geliştirmiştir. Vücuttaki tüm organlar karaciğer ile
bağlantılıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.