A9 TV Canlı Yayın

23 Eylül 2012 Pazar

Okyanusta Göç Eden Canlıların Yön Bulma Teknikleri

Mercanlardan Faydalanan Balıklar

Bu balıklar üzerinde yapılan araştırmalar, onların yön bulmada mercanlardan faydalandıklarını göstermiştir. Bilim adamları özellikle çıkıntılı bir mercan kayalığını balıkların düzenli göç yolları üzerinden alıp, yerini değiştirdiklerinde, balıkların da seyahat yollarını mercanın yeni yerine göre değiştirdiklerini de tespit etmişlerdir. Kıyı boyunca göç eden diğer balık türleri de yönlerini belirlemede muhtemelen aynı yöntemden faydalanmaktadırlar. Kıyıya paralel olarak yüzen bu balıklar, kıyının arazi şekli ile birebir uyumlu bir göç rotası izlemektedirler.
 
Güneşten Faydalanarak Yönlerini Bulan Balıklar

Karada ve havada göç eden bazı canlılar gibi, balıklar da göç yolları için Güneş’ten faydalanarak yönlerini bulurlar. Birçok balık geceleri barındıkları yerlerden sahildeki besin yerlerine doğru yüzerken bu yöntemi kullanır. Bu esnada Güneş’ten faydalandıklarına dair en önemli bulgu, sahilden uzağa götürülüp bırakılan papağan balıklarının güneşli günlerde direkt olarak sahile doğru yüzerken bulutlu günlerde amaçsız olarak yüzmeleridir. Bunlar bilim adamlarının tespit edebildikleri örneklerdir. Ancak geceleri ve bulutlu günlerde göç eden ton balıklarının yönünü nasıl bulduğu araştırmacılar için halen hayranlık duydukları bir sırdır. İnsanlardan çok daha üstün bir yetenekle bu balıklar yollarını şaşırmadan, gitmeleri gereken yere ulaşırlar. Suyun altındaki bir balığın -kuşbakışı bir görüntüye sahipmişçesine- bir hedef doğrultusunda rota izlemesi, üzerinde düşünülmesi gereken iman hakikatlerindendir. Allah, bu canlıları yaşamları boyunca ihtiyaç duyacakları sistemlerle yaratmıştır ve onlara tüm davranışlarını ve yön bulmadaki kabiliyetlerini ilham etmektedir. Bu ilham vesilesiyle balıklar uçsuz bucaksız okyanuslar içinde yönlerini bulabilmektedirler.
 
Dünyanın Manyetik Alanından Faydalanarak Yönlerini Bulan Balıklar
 
Balıkların kendi yönlerini bulurken kullandıkları bir diğer teknik de -kuşlarda olduğu gibi- dünyanın manyetik ve bazı elektriksel alanlarındaki değişiklikleri fark edebiliyor olmalarıdır. Köpek balıkları üzerinde yapılan bazı araştırmalar onların dünyanın manyetik alanındaki değişiklikleri fark edebildiklerini göstermiştir. Elektriksel alanlarla ilgili araştırmalar da yine köpek balıkları üzerinde yapılmıştır. Kafalarında ve burunlarında elektrik alanlarına hassas olan çukurların var olduğu bulunmuş, yön bulma kabiliyetleri bu bedensel özellikleriyle açıklanmaya çalışılmıştır.

Okyanustaki akıntılar dünyanın manyetik alanının etkisiyle güçlü elektrik alanları oluştururlar. İşte bu elektrik alanlarından oluşan akıntılar, bir köpek balığı için okyanusta belirgin otoyollar gibidir. Fakat her ne kadar tüm bunlar yeterli bir açıklama gibi geliyorsa da, okyanus balıklarının yönlerini bulması bunların hiçbiri ile tam olarak açıklanamaz. Örneğin ton balıkları, köpek balıkları gibi elektriğe hassas çukur organlara sahip değillerdir. Öyleyse bu canlılar ulaşacakları yerleri bulmak için hangi mekanizmaları kullanırlar?

Araştırmacılar bu konuya hiçbir açıklama getiremezler. Ancak unutulmamalıdır ki ileride bir gün bu konuyla ilgili de bir mekanizma bulunsa yine de balıkların göçündeki olağanüstü durum sürecektir. Çünkü bir balığın böylesine kusursuz bir yeteneğe kendi kararıyla veya tesadüflerin etkisiyle sahip olması mümkün değildir. Akıl ve şuur sahibi bir varlık olarak insan kendisi için böyle bir organ geliştirmek istese yapamaz. Oysa balıklar milyonlarca yıldır bu özelliklere sahiptirler. Allah’ın varlığı ve yaratılış gerçeği dışında hiçbir düşünce, evrendeki canlıların düzenini ve yaşamları boyunca gösterdikleri muazzam aklı açıklayamaz. Allah, evrendeki herşeyi yaratan ve hepsine bir düzen içinde şekil verendir. Onlara yaşamları boyunca gösterdikleri üstün aklı da kesintisiz olarak Allah ilham etmektedir:

“Dikkatli olun; göklerde ve yerde olanların hepsi Allah’ındır. O, üzerinde bulunduğunuz şeyi elbette bilir... (Nur Suresi, 64)
Sahip oldukları tüm kompleks sistemler, canlıları herşeyi bilen Allah’ın yarattığının bir delilidir. Allah onları tek başlarına yaşayabilecek derecede mükemmel özelliklerle donatarak yaratmıştır. Bu konuda düşünen insanlar, Allah’ın gücünün sonsuzluğuna bir kere daha şahit olur ve Rabbimiz’e karşı sorumlu olduklarının bilinciyle hareket ederler. Allah Kuran’da bunun aksine hareket edenlerin barınma yerlerinin ateş olduğunu bildirmektedir:

“Gerçekten, gece ile gündüzün art arda gelişinde ve Allah’ın göklerde ve yerde yarattığı şeylerde korkup-sakınan bir topluluk için elbette ayetler vardır. Bizimle karşılaşmayı ummayanlar, dünya hayatına razı olanlar ve bununla tatmin olanlar ve Bizim ayetlerimizden habersiz olanlar; İşte bunların, kazandıkları dolayısıyla barınma yerleri ateştir.” (Yunus Suresi, 6-8)
OkyanustaYonBulma2
Okyanus Balıkları Hangi Sebeplerle Göç Ederler?

Okyanuslarda yaşayan birbirinden farklı balık türleri çeşitli uzunluklarda yolculuklar yaparlar. Küçük kaya balıklarından tonlarca ağırlığındaki balinalara ya da dev tuna balıklarına kadar tüm seyahat eden balıkların ayrı bir göç şekli vardır. Kimi, hareket eden bir besin kaynağına, kimi uygun üreme alanlarına ulaşmak için, kimi de zor çevre koşulları meydana geldiğinde uygun yaşam alanları bulmak için göç ederler.
 
Beslenme Amacıyla Göç Eden Balıklar

Okyanus balıklarının göçleri çok çeşitlidir. Okyanuslarda sürekli, birkaç metreden yüzlerce metreye kadar saatler ya da günler süren farklı göçler gerçekleşir. Bu birbirinden farklı seyahatlerin tek ortak yanları amaçlarıdır. Birçok balık beslenmek için düzenli olarak göç eder.
Kıyı balıkları beslenmek amacıyla yapacakları bu göçte gelgitten faydalanırlar. Gelgit sayesinde önce kıyıya daha sonra geriye yerlerine ulaşırlar. Böylece her gün birkaç saatleri yemek yemekle geçer. Bazı balıklarsa gündüz-gece değişimini kullanarak beslenirler. Karayip mercan kayalıklarında, yakalanınca çıkardığı sesten dolayı homurtu balığı olarak bilinen bir tür renkli sürü balığı yaşar. Bu balıklar gündüzleri yem olmamak için kayalıkların kuytu yarıklarında bulunurlar, akşam olunca da sürüler halinde daha açıklara kendileri için besinin bol olduğu yerlere giderler. Deniz otlarının bol olduğu alanlara dağılır ve buradaki omurgasızları yiyerek beslenirler. Güneş doğmadan biraz önce de aynı yolu takip ederek kayalıklara geri dönerler. Her sürü yıllarca kendi gidiş-geliş yolunu kullanır.

Üreme Amacıyla Göç Eden Balıklar

Okyanus balıkları beslenmek dışında üreme amaçlı da göç ederler. Her ne kadar bu göçlerin şekli balıkların türüne göre değişse de hepsi çok dikkat çekici detaylar içerir. Birçok balık uygun üreme alanlarına ulaşmak için günlük veya sezonsal göçler gerçekleştirir. Bunun nedeni kimi balıkların günlük kimininse ayda bir yumurta bırakmasıdır. Yumurtlama bölgelerine yapılan seyahatler kısa olabildiği gibi okyanusların katedildiği de olur. 
Bu göç organizasyonunda bazı balık türlerinde beş-on birey bazılarında ise binlercesi biraraya gelir. Hepsi, birlikte hareket etmeleri gerektiğini, bunun kendilerine önemli yararlar sağlayacağını biliyormuşçasına mutlaka sürü oluştururlar. 
Ringa balıkları üzerinde yapılan üreme göçü araştırmaları bize bu konuda önemli fikirler verir. Öncelikle bu balıklar aynı anda iki düzlemde hareket ederler. Bunlardan biri beslendikleri planktonların aşağı yukarı hareketine bağlı olarak beslenme seyahatleri, diğeriyse yumurtlama alanlarına yaptıkları dairesel göçleridir.

Bu balıklar yılda birkaç ay üreme bölgelerinde bulunur daha sonra dağılırlar. Tüm ringa balıkları aynı yerde ve aynı zamanda yumurtlamazlar. Büyük sürüler halinde farklı zamanlarda ve farklı bölgelerde toplanırlar. Fakat her zaman sürü halindedirler ve yetişkin ringalar her yıl aynı üreme bölgelerine gelirler. Üreme bölgelerini besin kaynağının çokluğuna göre belirlerler. İşte bu nedenle genellikle girdapları ve sahilleri tercih ederler.
Dikkat edilirse göç yolculuğunun her safhasında bir karar verme mekanizması söz konusudur. Uygun zaman, uygun yer, uygun yol... Hiçbir balık türü bu uygun şartları bilecek ve karar verecek bir akla sahip değildir. Böyle bir iddiada bulunan olursa ona inanmak da mümkün değildir. Öyleyse her aşamada açıkça görülen bu üstün aklın tüm canlıların Yaratıcısı olan Allah’a ait olduğu açık bir gerçektir. Allah’tan başka bir Yaratıcı arayanlarla ilgili olarak Kuran’da şöyle buyrulmaktadır:

“De ki: “O, herşeyin Rabbi iken, ben Allah’tan başka bir Rab mi arayayım? Hiçbir nefis, kendisinden başkasının aleyhine (günah) kazanmaz. Günahkar olan bir başkasının günah yükünü taşımaz. Sonunda dönüşünüz Rabbiniz’edir. O, size hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri haber verecektir.”” (Enam Suresi, 164)
 

Balıkların Yön Bulma Becerileri Göç Olayını Evrimsel Süreç ve Tesadüflerle Açıklamaya Çalışan Evrimcilerin Çabasının Boşuna Olduğunu Açıkça Ortaya Koymaktadır

‘İçgüdülerin çoğu öylesine şaşırtıcıdır ki, onların gelişimi okura belki teorimi tümüyle yıkmaya yeter güçte görünecektir. (Charles Darwin, Türlerin Kökeni,  Onur Yayınları, Beşinci Baskı, Ankara 1996, s. 273)Evrim teorisinin kurucusu Charles Darwin bile içgüdüler karşısında düştüğü durumu Türlerin Kökeni adlı kitabında şu şekilde itiraf etmiştir:Hayvanların yazı boyunca örnekler verdiğimiz akılcı davranışları evrimcilerin üzerinde fazla düşünmek istemedikleri bir konudur. Bu yüzden böyle bir örnek verildiğinde konuyu ‘içgüdü’ kelimesiyle geçiştirmek isterler. Ancak içgüdünün kaynağı konusunda bir açıklama yapamazlar.

“Şu tahmin üzerimde ağır basıyor. İçgüdüler yapılar kadar hassas değişime uğramıyorlar. Kitabımda da belirttiğim gibi, içgüdü veya yapının ilk olarak bilinçsiz aşamalarla değişmesini anlayabilmek oldukça zordur.”(‘Francis Darwin, The Life and Letters of Charles Darwin, Cilt.II, New York:D. Appleton and Company, 1888, s. 111)
Darwin, bu açıklamalarla içgüdülerin kendiliğinden meydana gelemeyeceğini ve bu sorunun, teorisini yıkmaya yeterli bir delil olduğunu itiraf etmektedir. Buna rağmen evrim teorisini insanlara makul göstermek amacıyla bu konuyu görmezden gelmektedir.
Bunun nedenini de şu sözlerle açıklamıştır:

‘Sonunda, .... içgüdüleri özellikle bağışlanmış ya da yaratılmış güçler olarak değil de, bütün organik yaratıkların ilerlemesine yol açan genel bir yasanın, yani çoğalmanın, değişmenin, en güçlülerin yaşamasının ve en zayıfların ölmesinin küçük belirtileri olarak görmek, mantıklı bir sonuç çıkarma olmayabilir, ama benim hayal gücüm için çok daha doyurucudur.’ (Charles Darwin, Türlerin Kökeni, s. 310)

Darwin bu sözüyle de içgüdüleri bir Yaratıcı’nın yani Allah’ın var ettiğini kabul etmenin çok daha makul bir açıklama olduğunu açıkça itiraf etmektedir ve arkasından da gerçek böyle olsa da, içgüdü olarak nitelendirilen tüm bu kusursuz yeteneklerin tesadüfen meydana geldiğini iddia etmenin “hayal gücü” ile mümkün olduğunu söylemektedir.

Görüldüğü gibi içgüdülerin varlığını evrim teorisi ile açıklamak evrim teorisinin kurucusu olan Darwin için bile mümkün olmamıştır. Oysa evrimcilerin açıklayamadıkları bu akılcı davranışları sözkonusu canlılar daha ilk doğdukları andan itibaren gösterirler. Hepsi kendilerini yaratan Allah’ın onlara verdiği ilhamla soylarını devam ettirirler. Kendilerine ait bir akılları ve muhakeme yetenekleri yoktur. Onları herşeyden daha iyi tanıyan, ihtiyaçlarını onlardan daha iyi bilen üstün güç sahibi Allah, onları bu özellikleriyle yaratmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.