Denizlerin, araştırmacılar tarafından çok yakın bir geçmişte tespit edilen bir özelliği, Kuran'ın Rahman Suresi'nde şöyle bildirilir:
"Birbirleriyle kavuşmak üzere iki denizi salıverdi. İkisi arasında bir engel vardır; birbirlerinin sınırını geçmezler..."(Rahman Suresi, 19-20)
Birbirine açılan fakat suları kesinlikle birbiriyle karışmayan denizlerin ayette bildirilen bu özelliği, okyanus bilimciler tarafından çok yakın bir zaman önce keşfedilmiştir. "Yüzey gerilimi" adı verilen fiziksel bir fiziki kuvvet nedeniyle, komşu denizlerin sularının birbirine karışamadığı ortaya çıkmıştır. Denizlerin farklı yoğunluklarından kaynaklanan yüzey gerilimi, adeta bir duvar gibi sularının birbirine karışmasını engeller.
İnsanların, ne fizikten, ne yüzey geriliminden, ne de okyanus biliminden haberdar olmadıkları bir devirde bu gerçeğin Kuran'da bildirilmiş olması, onun herşeyi yaratan yüce Allah'ın katından indirildiğini gösteren delillerden biridir.
20. yüzyılda gelişen bilim ve teknoloji, materyalistlerin ilkel anlayışlarını kökünden yıkmıştır. Evrenin bir başlangıcı olduğu, yok iken bir anda büyük bir patlamayla YARATILDIĞI astronomi tarafından pek çok gözlem ve hesapla kanıtlanmış durumdadır.
20. yüzyılın başlarına dek evren hakkındaki hakim olan görüş, sonsuz boyutlara sahip olduğu, sonsuzdan beri var olduğu ve sonsuza kadar da var olacağı şeklindeydi. Bu anlayışa göre, evren için herhangi bir başlangıç veya son söz konusu değildi.
Materyalist felsefenin de temelini oluşturan bu görüş, evreni sabit, durağan ve değişmez bir maddeler bütünü olarak kabul ederken bir Yaratıcı'nın varlığını da reddediyordu. Materyalist felsefeci George Politzer, "evrenin yaratılmış bir şey" olmadığını öne sürmüştü ve şöyle demişti: "Eğer yaratılmış olsaydı, o takdirde Allah tarafından belli bir anda ve yoktan var edilmiş olması gerekirdi".
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.