"Göklerin, yerin ve ikisi arasında
bulunanların Rabbidir, üstün ve güçlü olan, bağışlayandır."
(Sad Suresi, 66) |
Kör işçilerin Empire State büyüklüğünde bir
bina inşa etmeleri mümkün müdür? Elbette ki değildir. Ancak
böyle bir şeyi hiçbir canlının yapamayacağını düşünüyorsanız
yanılıyorsunuz. Çünkü kör termitler hayatları boyunca kendi
boyutlarına göre Empire State yüksekliğinde yuvalar inşa ederler.
Termitlerin yaptıkları devasa yuvaları insanların
yaptıkları binalar ile kıyaslamadan önce termitleri genel
olarak tanıtmakta fayda vardır. Termitlerin bilinen en önemli
özelliklerinden biri, insanların bile kolaylıkla yıkamayacakları
sağlamlıkta yuvalar yapmalarıdır. Her tür, kendi ihtiyacı
olan özelliklere göre farklı tiplerde yuvalar inşa eder. Kimi
yakıcı sıcaklardan korunmasını sağlayacak yuvalar yaparken
başka bir tür ise yağmurlardan korunacağı yuvalar inşa eder.
Bu yuvalar ağaç içlerinde bulundukları gibi çoğunlukla da
toprağın üstünde ve altında da yer alırlar.
Bir termit yuvası açıldığında süngerimsi
bir görüntüyle karşılaşılır. Yuva yaklaşık 2,5 cm. genişliğinde
ya da daha dar sayısız hücrelerden oluşur. Bu hücreleri birbirlerine
ancak termitlerin geçebileceği büyüklükte dar delikler bağlar.
Termitlerin bu harika binaları yaparken kullandıkları hammaddeyse
sadece toprak, kendi salgıları ve atıklarından ibarettir.
Böylesine basit bir malzemeyle, bazıları ancak dinamitle yıkılabilecek
kadar sağlam olan, üstelik içinde labirentler, havalandırma
sistemleri ve kanallar gibi detaylı sistemler bulunan yuvalar
yaparlar.
Görünüş olarak kuleye benzeyen ihtişamlı
yuvaları yapan termitlerin asıl mucizevi özellikleri ise daha
önce de bahsettiğimiz gibi kör olmalarıdır. Bu son derece
şaşırtıcı bir durumdur. Termitler ne yaptıkları tünelleri,
ne kullandıkları malzemeyi, ne bu malzemeyle yaptıkları topakları,
ne de yükselttikleri odacıkları görebilirler.
Termitlerle insanların yaptıkları yapılar
karşılaştırıldığında yaptıkları işin olağanüstülüğü daha net
şekilde ortaya çıkmaktadır. Termitlerin yapmış olduğu gökdelenleri
daha iyi değerlendirebilmek için başta belirttiğimiz Amerika'da
bulunan Empire State binası iyi bir kıyas imkanı oluşturmaktadır.
Bu binanın uzunluğu 443 metredir. (Harikalar Dünyası, National
Geographic, İstanbul,1999, s.190)
Termitlerse 1-2 cm ebatlarında olan böceklerdir.
Bu küçük cüsselerine rağmen 7 metre yüksekliğinde devasa yuvalar
yaparlar. Eğer termitler insanlarla aynı boyda olsalardı,
yaptıkları yuvalar da Empire State binasının şu anki uzunluğundan
4 kat daha yüksek olurdu. İnsanların yapamadığı bu muazzam
işlemi kör termitler milyonlarca senedir, var oldukları andan
itibaren yapmaktadırlar.
Termitleri bütün özellikleri ile birlikte
yaratan Allah'tır. Kör termitlere yaptırdığı ihtişamlı yapılarla
alemlerin Rabbi olan Allah bize sonsuz kudretini ve ilmini
tanıtmaktadır.
Allah herşeyin yaratıcısıdır. O herşey üzerinde
vekildir. (Zümer Suresi, 62)
Termitlerin Disiplinli Yapıları
Termit yuvalarının yapısını incelediğimizde,
büyüklüğünün yanısıra son derece kompleks bir sistemle karşılaşırız.
Termit kolonilerinde savunma görevini üstlenmiş özel askeri
birimler bulunur. Asker termitler mükemmel bir askeri donanımla
yaratılmıştır. Bazıları savaşçı, bazıları nöbetçi, bazıları
da "intihar komandosu"dur. Kraliçenin yumurtlayabilmesi, işçilerin
duvar örüp tüneller açması veya yuvada yetiştirilen mantarların
hasat edilmesi, ancak askerlerin görevlerini tam olarak yerine
getirmeleri durumunda gerçekleşebilir.
Termit kolonisinin tüm üyeleri, örgütlü topluluklar
halinde yaşamaktadır. Bu topluluğun bireyleri arasındaki iletişim,
koklama ya da tat alma yoluyla gerçekleştirilir. Bu sırada
kimyasal sinyaller alınıp verilir. Bu kör, sağır ve dilsiz
yaratıklar arasındaki inşaat, yiyecek arama, yuva arkadaşını
tanıma, iz sürme, alarm hali ve savunma manevraları gibi karmaşık
işler, kimyasal sinyaller aracılığıyla sağlanır.
Termit kolonisinin başlıca düşmanları karıncalar
ve karınca yiyenlerdir. Koloni, bu düşmanların saldırısına
uğradığında bir intihar ordusu harekete geçer. Ustura keskinliğinde
dişlere sahip olan Afrika termitleri usta birer silahşördür.
Uzun keskin dişleriyle saldırganların gövdelerini parçalar.
Termitlerin Fedakarlığı
Termitlerin zaman zaman uyguladıkları bir
savunma metodu da, gerektiğinde kolonilerini korumak uğruna
kendilerini feda ederek, düşmanlarına zarar vermektir. Birçok
değişik termit türü, bu intihar saldırısını çeşitli şekillerde
gerçekleştirir. Bunların arasından, Malezya'nın yağmur ormanlarında
yaşayan bir tür özellikle ilgi çekicidir. Bu termitler, anatomileri
ve davranışları açısından birer "yürüyen bomba" gibidir. Vücutlarındaki
özel bir kese düşmanlarını etkisiz kılacak bir kimyasalla
doludur. Mücadele sırasında termit, bir karınca ya da saldırgan
bir hayvan tarafından sert bir şekilde sıkıştırılırsa, karın
kaslarını şiddetli bir şekilde kasarak salgı bezlerini yırtar
ve saldırganı sarı renkli koyu bir sıvıyla boğar. Bu tam bir
intihar saldırısıdır, çünkü saldırı sırasında termitin iç
organları parçalanır ve canlı ölür.
Termitlerdeki bu toplumsal dayanışma ve fedakarlık
örnekleri, Darwinizm'in temel kabulü olan "her canlı kendi
çıkarı için yaşar" varsayımını yıkmaktadır. Dahası bu örnekler,
bu canlıların çok bilinçli bir biçimde organize edildiklerini
göstermektedir. Düşünelim: Bir termit niye nöbetçi olmak istesin?
Üstelik bir seçim hakkı olsa, neden en zahmetli ve en özveri
gerektiren işi tercih etsin? Böyle bir imkanı olsa, şüphesiz
kendisine en rahat ortamı ve en iyi hizmeti sağlayacak görevi
tercih ederdi. Kaldı ki bir zamanlar kendini feda edip böyle
bir savunma yapmaya karar veren bir termit olduğunu varsaysak
bile, bu termitin bu uygulamasını genlerine yükleyip yeni
nesillere aktarması, elbette imkansızdır. Üstelik, tüm işçi
termitler kısır canlılardır ve dolayısıyla zaten yeni bir
nesil meydana getiremezler.
Termitleri yaratan Allah'tır. Neler yaparcaklarını,
nasıl bir organizasyon içinde hareket edeceklerini belirleyen
ve öğreten de Allah'tır. Nöbetçi termit de, Allah'ın kendisine
ilham ettiği görevini büyük bir itaatle yerine getirmektedir.
Nitekim Kuran'da şöyle buyrulur:
... O'nun, alnından yakalayıp-denetlemediği
hiçbir canlı yoktur... (Hud Suresi, 56)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.