Arabalarımızın egzozları, evlerimizin bacaları, yangınlar,
kullandığımız lamba, buzdolapları ve soğutucular… İnsanlar her yıl
atmosfere çeşitli kullanımlar sonucunda toplam 8 milyar ton
karbondioksit gazı gönderiyorlar. Peki atmosfere karışan karbon nereye
gidiyor? Nasıl oluyor da havasızlıktan zehirlenip ölmüyoruz?
Yüce Allah dünyada su döngüsü kadar yaşamsal öneme sahip diğer hassas
bir dengeyi karbon döngüsü üzerinde kurmuştur. Karbon atomları,
canlılar, okyanuslar, atmosfer ve yer kabuğu arasında sürekli olarak
taşınırlar. Karbon döngüsü olarak bilinen bu mekanizma ile karbon
molekülleri dünya var olduğundan beri birçok kez kullanılmıştır. Bu,
vücudumuzdaki bir karbon atomunun, yüzyıllar önce bir bitkinin
yanmasından ortaya çıkmış olması ve biz öldükten sonra bu karbon
atomunun fotosentez işlemi sırasında bir bitkinin parçası olabileceği
anlamına gelir.
Karbonun en önemli özelliği ise, depolanma, değiş-tokuş, büyüme,
çürüme-solunum ve yanma olmak üzere bir dizi işlem sonucu, Yüce Allah’ın
dünyayı yarattığı günden beri bir düzen içinde hassas dengesini
korumasıdır. Yüce Allah yaratışındaki üstünlüğü bir Kuran ayetinde şöyle
haber verir:
“…Elbette Allah, Kendi emrini yerine getirip-gerçekleştirendir. Allah, herşey için bir ölçü kılmıştır.” (Talak Suresi, 3)
Ancak insanların ormanları ve enerji ihtiyacını karşılamak için fosil
yakıtları yakması ile vaktinden önce ve fazladan açığa çıkan karbon, bu
kusursuz işleyen hassas sistemi bozabilecek bir tehdit gibi görünse de,
ortaya çıkabilecek zararlar yaratılmış en mucizevi tedbirlerle
önlenmiştir.
Karbondioksit Fazlası Nasıl Oluşur?
Atmosferdeki karbonun büyük bir kısmını depolayan ormanlar ve fosil
yakıtları, insan müdahalesiyle yakılarak atmosfere verilir. Ormanların
kesilmesi karbonun en önemli depo alanını ortadan kaldırır. Bilimsel
araştırmalar Sanayi Devriminin gerçekleştiği yaklaşık 150 yıldan beri
atmosferdeki karbondioksit oranının arttığını ve kullanım bu hızla
sürerse gelecek 100 yıl içinde karbondioksit oranının 2-3 misli
artacağını gösteriyor.
Atmosferde Karbondioksit Fazlası Olursa Ne Olur?
Aslında karbondioksit atmosferi oluşturan su buharı ve diğer birçok
gazla birlikte, dünyaya sera etkisi yaparak soğumasını önlemekte ve
yeryüzünü ortalama 14 derece sıcaklıkta tutmaktadır. Fakat son 150
yıldan beri artan karbondioksit oranı dünyanın %30 oranında ısınmasına
neden olmuştur. Ancak bu noktada ilginç bir durum ortaya çıkmaktadır.
Çünkü yapılan hesaplar insanoğlunun yılda 8 milyar ton olarak verdiği
karbondioksitin yarısının yok olduğunu gösterir. Karbondioksit, yüzyılın
en büyük tehlikesi olarak kabul edilen küresel ısınmanın başrol
oyuncularından biri olarak kabul edildiği halde iklim değişiklikleri
beklenildiği oranda korkunç boyutlara ulaşmamaktadır. Dünya zehirli
gazlarla dolu solunamaz bir havaya sahip olmamaktadır.
Peki karbondioksit fazlası nasıl yok olmaktadır?
Doğadaki Karbondioksit Emici Sistemler
Rabbimiz’in sonsuz rahmetinin bir göstergesi olarak ormanlar, çayır
alanları ve okyanuslar karbon kuyusu görevi üstlenerek canlılar
soludukça ve çürüdükçe açığa çıkan karbonu ve insanoğlunun açığa
çıkardığı milyarlarca ton karbondioksitin yarısını emerek iklim
değişikliklerini ve atmosferdeki karbondioksit birikimini
engelliyorlar.
Bitkiler: Bilimsel araştırmalar, dünyadaki kıtaların
büyük kısmını barındıran dolayısı ile daha fazla insanın yaşadığı kuzey
yarımkürede karbondioksit gazının daha çok biriktiği konusuna
odaklanmıştı. Fakat yapılan ölçümler, kuzey ve güney yarımküre
arasındaki farkın çok düşük değerde olduğunu ortaya koymuştur. Çünkü
kuzey yarımküredeki ormanlık ve yeşil alanlar karbonu alarak fotosentez
işleminde kullanıyor, bitkiler beslenip büyürken fotosentez işlemi
sırasında açığa çıkan oksijen ile bu bitkisel emici sistemler atmosferi
temizliyorlar. Burada Yüce Allah’ın her şeyi bir ölçü ile yarattığı
gerçeği bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Çünkü bu bitkisel kuyulara
bağlı olarak havadaki oksijen oranının artması ve yaşamamızın imkansız
hale gelmesi beklenirdi. Ancak karbondioksit okyanusta çözüldüğünde
atmosfere oksijen eklenmediği için havadaki oksijen oranı sabittir.
Dolayısıyla sadece bitkilerden gelen oksijen ile atmosferdeki gazlar
dengelenir.
Okyanuslar: Yılda ortalama iki milyar tonun üzerindeki
karbon, diğer bir ifadeyle -okyanus bilimci Taro göre- “döngüde yok
olan karbonun yarısı” okyanuslara gider.(Taro Takahashi Limnol.
Oceanogr.: Methods 2, 2004, 91–101, 2004, by the American Society of
Limnology and Oceanography, Inc). Bitkilerin daha hafif olan “karbon 12”
içeren gazları kullanmaları ve bu durumda “karbon 13” gazının
atmosferde birikmesine rağmen okyanusların karbon gazı konusunda seçici
olmaması atmosferin temizlenmesinde önemli bir rol oynar. Karbondioksit
özellikle soğuk okyanus sularında kolayca çözünürken deniz bitkileri
hızla çözünmüş karbonla beslenerek, büyümekte ve bunları yiyen deniz
canlılarının ölüp denizin dibinde birikmesi ile karbon deniz altında
depolanmaktadır.
Peki bu denge bozulur ve dünya çoğu uzmanın belirttiği gibi hızla ısınmaya başlarsa ne olur?
Karbon Dengesinin Bozulmasının Getireceği Sonuçlar
Yüce Allah bir Kuran ayetinde gökleri ve yeri Kendi kudreti altında tuttuğunu şöyle haber vermiştir:
“Şüphesiz Allah, gökleri ve yeri zeval bulurlar diye (her an kudreti
altında) tutuyor. Andolsun, eğer zeval bulacak olurlarsa, Kendisi'nden
sonra artık kimse onları tutamaz. Doğrusu O, Halim’dir, bağışlayandır.” (Fatır Suresi, 41)
Küresel ısınmaya bağlı olarak, iklimde kavurucu sıcaklar, şiddetli
fırtınalar, düzensiz yağışlar gibi değişiklikler olabilirdi.
Çöller genişleyebilir, mercan resifleri yok olabilir, dünyanın bir
bölümü ısınırken, bir bölümü hiçbir canlının yaşayamayacağı oranda
dondurucu soğuklara maruz kalabilirdi. Her iki durumda da canlıların
yaşaması güçleşirdi.
Küresel ısınmaya bağlı olarak, okyanus sularının ısınması daha az
karbondioksitin çözülmesine neden olurdu. Bu, okyanus bitkilerinin
büyüyememesi ve balinalardan küçük deniz canlılarına kadar bitkilerle
beslenen pek çok canlının yaşamının tehdit altına girmesi demektir.
Dünya ısınırsa bitkiler emdikleri karbondan daha fazlasını atmosfere
geri gönderir. Bu durumda atmosferdeki karbondioksit oranı artar,
oksijen oranı azalır, yaşam sona ererdi.
Sonuç olarak, karbon döngüsü dünyada özel bir yaratılışın var olduğunun
en önemli delillerinden bir tanesidir. Çünkü karbonun canlıların
yaşamasına yönelik hassas döngüsü yalnızca dünyada mevcuttur. Karbon
döngüsündeki bu hassas işleyişte, sadece çok küçük bir değişimin olması
durumunda dünyanın dengesi bozulabilir.
Dünyanın, karbon döngüsü gibi yaşama elverişli pek çok hassas denge
üzerine kurulu olması gerçekten de çok büyük bir nimettir. Önemli olan,
evrendeki kusursuz düzeni ve Yüce Allah'ın eşsiz sanatını görmek,
Rabbimiz’e her an her saniye muhtaç olduğumuzu kavramak ve O'nun
büyüklüğünü takdir etmektir. Bir ayette Allah’ın tüm kainattaki
hakimiyeti şöyle bildirilmiştir:
“Gökten yere her işi O evirip düzene koyar. Sonra (işler,) sizin
saymakta olduğunuz bin yıl süreli bir günde yine O'na yükselir.” (Secde Suresi, 5)
Karbon Kaynakları
Karbon hava, toprak ve su arasında dolaşır.
Gaz halindeki karbon, karbondioksit olarak atmosferde ve sularda erimiş haldedir.
Su içeriğinde bulunan karbon, mercan resifleri ve suda yaşayan
canlıların iç veya midye gibi kabuklu canlıların dış iskeletlerinde depo
edilir.
Karadaki karbon, kireçtaşları, dolamitler gibi kayalar ve kalkerli
kabuklar, turba toprakları (kuzey ve güney kutbu ve yakın çevresinde
yaklaşık olarak 60 m’lik kısmı donmuş topraklar) petrol, doğal gaz ve
kömür gibi fosil yakıtlarda bulunur.
Canlı organizmaların kimyasal yapısının vazgeçilmez bir bileşeni olduğundan canlılar da bir karbon deposu durumundadır.
Doğadaki Bazı Karbon Oranları (%)
- Deniz suyu 0,0025
- Hava 0,015
- Tarım toprağı 1-2
- Kireçtaşı 12
- İnsan vücudu 18
- Petrol 86
- Kömür 92
- Elmas 100
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.