Ortalama bir insan ömrü 70 yıl civarındadır. İnsanlar ya bir kaza ya bir sağlık sorunu vesilesiyle ölümle karşılaşırlar ya da gece uyurken hiç bir sebebe bağlı olmaksızın yataklarında son nefeslerini verirler. Sonsuz hayatın küçük bir numunesi olarak bize verilen bu kurs ortamı bir şekilde mutlaka son bulur.
Son yıllarda pek çok araştırmayla çare bulunmaya çalışılan Alzheimer, bazı insanların ömrünün son yıllarını birlikte geçirdiği sıkça rastlanan hastalık türlerinden bir tanesi.
Peki beyni etkileyen, vücut fonksiyonlarına, hafızaya tamamen etki eden bu hastalığa sebep olan şey ne?
Bugüne kadar elde edilen bilgiler, Alzheimer hastalığının beynin entorhinal korteks denilen bölümünde başladığı şeklindeydi. Ancak yaşayan hastalar üzerinde yapılan çalışmalar neticesinde hastalığın yanal entorhinal kortekste başladığının ilk kez görüldüğü yönünde görüş belirtildi. Yanal entorhinal korteks yani ‘Lateral Entorhinal Cortex’ kısaca LEC olarak adlandırılıyor.
Beynimizde ‘uzun süreli belleğin pekiştirilmesini sağlayan’ “hipokampüse” yanal entorhinal korteksin bir tür geçiş kapısı olduğu kabul ediliyor. Yani yanal entorhinal kortekste, LEC’de, bir sorun olması durumunda, bundan uzun süreli belleği pekiştiren hipokampüs de etkileniyor.
Columbia Üniversitesi Alzheimer Araştırma Merkezi yöneticisi ve radyoloji uzmanı Scott A. Small’ın yaptığı araştırmaya göre, hastalık, serebral korteksin diğer bölgelerine de yayılıyor.
Asıl çalışmada ana bulgu diyebileceğimiz tespit ise, bu bölgelerde, 2 çeşit proteinde eş zamanlı olarak değişiklik gerçekleşmesi.
Bu değişiklikler, tau ve amyloid (APP) öncül proteinlerinde meydana geliyor. İşte bu her iki proteinde gerçekleşen eş zamanlı değişiklik LEC (yanal entorhinal korteks)’de işlev bozukluğuna neden oluyor. Tau birikimi, LEC’nin APP birikimine daha duyarlı hale gelmesine neden oluyor.
Bir diğer araştırmacı olan New York Psikiyatri Enstitüsü patoloji ve hücre biyolojisi profesörü olan Karen E. Duff bu iki proteinin sinir hücrelerine zarar verdiğini, bunun da Alzheimer için uygun bir zemin oluşturduğunu belirtiyor.
Hem sağlıklı hem de yaşlı bireylerden oluşan 96 kişi üzerinde yapılan araştırmalar, 3,5 yılda 12 kişide zamanla hafif seviyede Alzheimer geliştiğini gösterdi. Bu 12 kişinin fMRI görüntülerine göre LEC’deki serebral kan hacminin diğer kişilere oranla önemli derecede azaldığı görüldü.
Laboratuvarda hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalara göre, hem tau hem de APP seviyesi LEC’de yüksek olan hayvanlarda işlev bozukluğu olduğu saptandı. Yani, bu iki proteinde eş zamanlı olarak meydana gelen değişiklik Alzheimer hastalığının başlamasına vesile olmakta.
Bu araştırmalar Alzheimer’ın tam olarak nerede başladığının ve meydana gelen değişikliklerin ilerlemenin, fMRI ile gözlemlenebildiğini, dolayısıyla da hastalığın erken teşhis edilip, diğer bölgelere yayılmadan tedavi edilebilirlik ihtimalinin arttığı umudunu veriyor.
Tüm yaşantısı boyunca, Allah’a muhtaç olan, acizliklerle dolu olarak yaratılan bir insan için hafıza en önemli ve hayati konulardan bir tanesi. Bir insana kimliğini veren şey o kişinin hafızası ve anılarıdır. Aslında hafıza kişinin benliğini oluşturan en temel etkenlerdendir. Allah bilgi bankası olarak hafızayı yaratmıştır kulları için.
Sonsuz hafızası olan ve her şeyi bilen ise ‘Hafız’ sıfatının sahibi Yüce Rabbimiz’dir.
Bizler Allah’ın rahmeti vesilesiyle hafızalarımız ve geçmişe dönük anı birikimimizle yaşarız. Eğer Allah dilemese, tek bir minik proteini vesile kılarak, küçücük bir işlev bozukluğunu sebep ederek insanlardan hafızalarını alabilir.
Ki bu gibi kıyaslamalarla bizler sağlığımıza ne kadar şükretmemiz gerektiğini hatırlarız.
Bir şekilde ömrü mutlaka son bulan insanın sağlıklı ve şuuru açık zamanlarında her zaman Allah’ı severek, anarak, O’na şükrederek yaşaması çok önemlidir ve bu yalnızca kendisi için bir kazançtır. Yoksa Allah’ın hiç kimseye ve hiç birşeye ihtiyacı yoktur.
Yaşantımızın ileriki yıllarında kaderimizde ölümümüze neyin sebep olacağını biz şimdiden bilemeyiz. Ancak sahip olduğumuz her dakikayı Allah’ın rızasını kazanarak geçirme gücüne ve tercihine sahibiz.
Tüm ilmin sahibinin Yüce Rabbimiz olduğu bir ayette şöyle buyrulur:
Dediler ki: "Sen yücesin, bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok. Gerçekten sen, her şeyi bilen, hüküm ve hikmet sahibi olansın." (Bakara Suresi, 32)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.