A9 TV Canlı Yayın

25 Temmuz 2015 Cumartesi

Dinlendirici Uyku

Daha iyi nasıl dinleneceğinizi öğrenmede güçlü bir anahtar, uykunun safhalarını anlamak ve kendi uyku devirlerinizi bilmekle kazanılır. Her biri yaklaşık 90 dakika süren uykunun safhaları, bize uyuma dengesi hakkında çok şey öğretebilir. İlk uykuya daldığınızda yoğun, yarı şuurlu olarak, hayâl etme ve görüntüleme periyodundan geçersiniz. 
Hemen sonra rüyada çok kısa bir zaman geçirirsiniz. Bundan sonra daha derin, daha huzurlu ve rüyasız bir safhaya dalış yaparsınız. Bu zaman diliminde beyin dalgalarınız saniyede 13 titreşim olan delta frekanslarına doğru yavaşlar. Ve bu esnada siz, derin ve rüyasız bir uyku durumundasınızdır. Bu safha, uykunun dördüncü kademesi olarak adlandırılır. Bu kademe uykunun en derin, en iyileştirici ve en uygun dinlenme noktasıdır. Bu rüyasız devrede iç dengede en nihai konuma ulaşırız.
Uykuya daldıktan sonra yaklaşık doksanıncı dakikada, uykunun en hafif dönemine ulaşırız. Bu noktada uyanma ihtimalimiz çok yüksektir veya çevremizdeki sesler, hareketler, içimizdeki ağrılar veya üzüntülerle aniden uyanıp canlanabiliriz. Tekrar uykuya geri dönersek, bütün devreler yeniden başlar. Bir kere daha derin şekilde uykuya dalarsak, ki bu bir önceki kadar derin olmayabilir, tekrar rüya görürüz. Daha sonra seslerle veya hareketlerle uyanma şansımızın yüksek olduğu hafif uyku safhasına geçeriz. Bu şekilde uyku devreleri, gece boyunca devam ederek, bizi ritmik bir şekilde, derin uyku, rüya görme ve hafif uyku devrelerinin dengeleyici devridaimlerinde dolaştırıp dururlar. Her bir doksan dakikalık devrenin sonunda uykumuz daha hafif hâle gelir ve uyanma durumuna doğru daha çok yaklaşırız.
Yaratılıştan sahip olduğumuz uykunun bu devrelerini anladığımızda, bazı gerekli ve faydalı prensipleri yakalayabiliriz.
*İlk uyku devresinde en derin uyku hâli gerçekleşir. Kazandığınız dinlenme miktarı, müteakip devrelerde giderek azalır. Eğer uyumak için sınırlı bir zamana sahipseniz, o zaman uykunuzu 1,5; 3; 4,5 veya 6 saatlik zaman dilimlerinden birine göre plânlayınız.
*Çalar saat kurma ihtiyacı hissediyorsanız, alarmı bu 90 dakikalık devrelerin sonuna denk gelecek şekilde kurunuz. Uyku devrenizin tam ortasında uyanırsanız, kendinizi hâlsiz, yorgun ve dağınık hissetme ihtimaliniz artar.
*Her insan rüyaya ihtiyaç duyar. Başı sonu net olarak hatırda kalan, kâbussuz bir rüya; sağlıklı ve dengeli bir hayat için gereklidir. İnsanların rüya görmesinin engellendiği çalışmalarda, bu kişiler, kolayca sinirlenmeye, sersemleşmeye ve tehlikeli şekilde dengesiz davranışlarda bulunmaya başlamışlardır. Nefes alıp verme ve su içmeden sonra, hayatımız için en hayatî fonksiyona sahip olan vücut fonksiyonu, rüya görmedir.

Bal Arısında Haberleşme

bal
Bal arılarında abdomen dansı veya titreme dansı denilen anlatım gerek bazı haberleri ve bilgileri kovan arkadaşlarına yermek ve gerekse dışarıda karşılaştığı bir çiçek kaynağının yerini tarif etmek için iyi bir misaldir. Dışarıdaki vazifesinden kovana dönen arı bulduğu çiçek kaynaklarını diğer onlara çok tipik hareketler yaparak tarif eder. Bu tarifi şöyle yapar. Yatay bir yüzey üzerinde titreme dansına başlayan arı tam hedef yönünde ve düz bir çizgi üzerinde bir miktar yürür. Sonra sağdan veya soldan bir yay çizerek geri gelir ve tekrar başladığı noktadan yine düz hatta yürür ve sağ veya soldan yeniden bir yayçizer. Arının böylece çizdiği yol yan yatmış bir 8 harfi gibidir. Düz çizginin yönü hedefi gösterdiği gibi, onun uzunluğu, daha doğrusu bu bölümde geçirilen süre de çiçek kaynağının kovana olan uzunluğunu verir. Eğer bu mesafe 1 saniyede kat edilmişse 2.000 metre civarındadır.

Çiçeğin yerini tarif etmek isteyen arı, evvela kendisinin bünyesindeki bezlerden birisinden kokulu bir madde salgılar. Bu salgı diğer işçi onların dikkatini çekmek içindir.
Dansı izleyen işçi arılar derhal kovanı terk eder ve uçuşa geçerler. Bu uçuş sırasında yönlerini koruyabilmek için anlar, izleyecekleri doğrultunun güneşten ve kovandan geçen düşey düzlemle yaptığı acıyı, başlangıçta tespit eder ve bunu koruyarak giderler. Yeter derecede uçtuktan sonra yere inen arı, bal kaynağına ulaşmış veya az çok yakınına kadar gelmiştir. Yani bu çok ince ve hassas işler esrarlı bir el tarafından bu küçücük canlıya öğretildiği için gelebilmiştir.
Bal arılarında diğer bir haberleşme maddesi «feromon» lardır. Bunları salgılamak için özel bezleri vardır. Feromonlar aynı koloninin fertleri arasında birinden diğerine verilmek suretiyle bütün koloniye yayılır ve belirli haberleri veya emirleri ifade ederek onların bir bütün halinde çalışmalarına yön verir.
Arı feromonları içinde en önemlileri kraliçe arının mandibuler (çene) bezinden salgılanan kraliçe maddesidir. Hizmetçi anlar kraliçe arıyı temizlerken bu salgıyı da yutarlar ve geviş getirerek verilen diğer maddeler gibi bunu da ortak çorba çanağı yolu ile diğer arkadaşlarına vererek bütün koloniye yayarlar. Kral içe maddesinin etkisi ile işçi arılarda 2 çeşit davranış gözlenir. a) Bu anlar larvaları beslerken «kraliçe yapıcı besin rejimini» uygulamazlar... b) Kendileri de kraliçe arı yapamazlar. Bu iki etki neticesi kraliçe arı kovanda tek başına kalabilir
Balarıları Kuran'da Allah'ın dikkat çektiği canlılardandır. Allah Nahl Suresi'nde arıların Kendi vahyi ile hareket eden canlılar olduklarını şöyle bildirmektedir:
Rabbin balarısına vahyetti: Dağlarda, ağaçlarda ve onların kurdukları çardaklarda kendine evler edin. Sonra meyvelerin tümünden ye, böylece Rabbinin sana kolaylaştırdığı yollarda yürü-uçuver. Onların karınlarından türlü renklerde şerbetler çıkar, onda insanlar için bir şifa vardır. Şüphesiz düşünen bir topluluk için gerçekten bunda bir ayet vardır. (Nahl Suresi, 68-69)













Sineklerde Görme

sinek gozu
8.000 parça ihtiva eden bir yap-bozu, bir saniye içinde eksik parça bırakmadan tamamlayabilir misiniz? İmkânsız; ama birleştirdiğinizi tasavvur edelim. Bu yap-bozu birkaç milimetrelik bir alana sığdırabilir misiniz? Akıl sahibi insanın bu teste muvaffak olabilmesi söz konusu değildir. Hâlbuki odalarımızda âdeta 'Bana ihsan edilen maharetlerde Allah'ın isimlerinin yansımalarına bakın ve başıboş yaratılmadığımı idrak edin.' şeklinde mesaj veren sinek, gözlerini her kullandığında, bu harikulâde görme işlemini gerçekleştirir.

Sineğin gözleri, 8.000'e yakın gözcük (ommatidium) ihtiva eden mükemmel bir görme sistemi hâlinde yaratılmıştır. Her bir gözcük tarafından farklı bölgeler görülebilmekte ve görüntüler beyinde bir araya getirildikten sonra, görüntünün bütünü teşekkül etmektedir. Bal peteğini andıran altıgen yapıdaki bu gözcükler vasıtasıyla sinek 2 milimetre kadar yakınını ve hattâ arka tarafını bile görebilmektedir.


 Her bir optik birimin Allah tarafından altıgen şeklinde tanzim edilmesi sebebiyle, gözcükler en ekonomik şekilde yerleşebilmekte ve aralarda boşluk olmaması sebebiyle, görüntüde netlik bozulmamaktadır. İnsan gözü ile kıyaslandığında, görme hızı takriben 4–10 kat fazladır.

 Petek göz veya bileşik göz olarak da adlandırabileceğimiz gözleri sayesinde sinekler, bizim göremediğimiz ultraviyole tayfını da görebilmekte ve bu sayede loş ortamlarda düşmanlarından kolayca kaçabilmektedir.