Nehirlerde,
su kaynaklarında ve su kanallarında yaşayan Caulobacter crescentus
isimli tatlı su bakterisi, bulunduğu yerde kalabilmek için doğadaki en
kuvvetli yapıştırıcıyı kullanır.
Bakterinin tutunmak için salgıladığı yapışkan sıvı, en güçlü endüstriyel yapıştırıcılardan dahi üç kat güçlüdür.
Caulobacter crescentus isimli tatlı su bakterisi,Bilim adamları bu
bakterilerden birini yapıştığı yerden ayırabilmek için 1 mikronewtonluk
bir kuvvet uygulanması gerektiğini buldular. Bakterinin bu yapışma
kuvveti, YTL büyüklüğündeki bir bozuk paranın üstüne üç ya da dört araba
koyulduğunda elde edilen etkiye eşdeğerdir. Çok daha şaşırtıcı olan ise
bu yapışkanın ıslak zeminlerde bile etkili olmasıdır.
Indiana
Bloomington Üniversitesi’nde bu bakteri üzerine araştırmalar yapan
bakteriyolog Yves Brun, “bu yapıştırıcı kendiliğinden eriyebilen cerrahi
yapıştırıcı olarak kullanılabilir.” diyor.
Bilim adamları
şimdi, Allah’ın doğada yarattığı bu mucizevi yapıştırıcıyı inceleyip
ondan aldıkları ilhamla geliştirilecek yeni yapıştırıcıları nasıl
kullanabileceklerini düşünüyorlar. Yves Brun de yapışkanın ameliyatlarda
yaraları kapatmada ya da dişçilikte geniş bir kullanım alanı bulacağı
görüşünde.
Bu bakteri kendisini kayalara ve cam pipetlerin iç
yüzeylerine ince uzun sapından yapıştırıyor. Bakterinin sapında, üzeri
zincir şeklindeki şeker molekülleri ile kaplı bir tutunma aleti var.
Bakterinin kuvvetli bir şekilde yapışmasını bu şeker moleküller
sağlıyor. Caulobacter her türde zemine yapışmak için özel bir vantuzlu
tutunma aleti ile yaratılmış.
Birçok kabuklu deniz canlısı
yaşamaları için ihtiyaç duydukları doğal yapıştırıcıyı üretecek biçimde
yaratılmıştır. Bu yapıştırıcılar bazen resimdeki midyenin sadece altı
noktadan kendisini asmasını sağlayacak kadar güçlü olabilmektedir. Ancak
midyenin yapıştırıcısı bile tatlı su bakterisininkinin yanında oldukça
zayıf kalmaktadır.
Bilim adamları şimdi bu yapıştırıcıyı
üretebilmek için çalışıyorlar. Bunu yaparken hiçbir yere değmemesine
dikkat etmeleri gerekiyor, çünkü yapıştırıcı tazyikli sudan bile
etkilenmediği için, yıkayarak temizlemek mümkün olmuyor.
Bakteride bulunan bu yapıştırıcıyı taklit etme girişimi, bugün evrim
teorisini savunan bilim adamları için de çok büyük bir hezimet anlamına
gelir. Çünkü, sözde evrim basamağının en gelişmiş canlısı olarak kabul
ettikleri insanın, sözde en basit yapılı canlılardan biri olarak kabul
ettikleri bakteriyi taklit etmeye çalışması; ondan ilham alması
evrimciler açısından kabul edilemez bir durumdur.
Evrim
teorisini savunanlar, aslında bu canlıların basit bir yapılarının
olmadığını çok iyi bilirler. Bu nedenle, söz konusu mükemmel canlıların
özelliklerine değinirken, sahip oldukları mekanizmaları açıklamaya
çalışırken sürekli olarak bir çıkmaz ve tereddüt içindedirler.
Mikroskobik bir canlının varlığını açıklamaktan aciz olan evrim gibi bir
teorinin karşılaşmaktan çekindiği en büyük gerçeklerden biri işte
budur. 21. yüzyılın gelişen bilim ve teknolojisi evrim teorisi yalanını
bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Bu canlılarda karşılaştığımız her
özellik, Allah’ın gözle görünmeyen bir canlıda nasıl kusursuz bir sanat
meydana getirdiğini keşfedebilmek ve bunu takdir edebilmek için bir yol
olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.