Siz hiç farkında olmadığınız halde, vücudunuzda her an binlerce emir
gider gelir ve yaşamınızı en uygun ve en kolay hale getirir. Örneğin,
heyecanlandığınızda veya korktuğunuzda, sinir hücreleriniz derhal sinyal
sistemini uyarır ve büyük bir hızla ve yolunu şaşmadan hedefe ulaşarak
böbrek üstü bezlerinizi hareketlendirir. Mesajı alan böbrek üstü bezleri
adrenalin hormonu salgılar.
Adrenalin hormonu ise kana karışarak,
neredeyse bütün vücudu alarma geçirir. Sindirim organlarının
hareketlerini engeller ve sindirme sürecini durdurur. Böylece sindirime
katılmayan önemli miktarda kan, kasları beslemek üzere boşta kalmış
olur. Aynı zamanda kalbin ritmi hızlanır, kan basıncı artar.
Akciğerlerin bronşları genişleyip, oksijen girişini ve kanın oksijenle
beslenmesini hızlandırır. Kandaki şeker miktarı artar. Bu da kaslara
fazladan enerji sağlar.
Nihayet gözbebekleri genişler ve gözlerin ışık
uyarımlarına karşı duyarlılığı artar. Bütün bu etkiler biraraya
geldiğinde ise, bir insan ister kaçma, ister savunma, isterse de
saldırma durumuna geçmek üzere olsun, her durumda büyük bir performans
göstermeye hazır duruma gelir.
Sinir hücreleri, cansız ve bilinçsiz atomlardan oluşan yapılardır.
Ancak bu atomlar, vücudun ihtiyaç duyduğu durumları hemen anlayarak,
vücudun ilgili yerine derhal mesaj gönderirler. Mesajı alan yer de
kendisine gelen mesajı hemen anlar ve harekete geçerek gerekli hormonu
üretir. . Bu kusursuz sistemlerin üstün bir Yaratıcı olan Allah
tarafından yaratıldıkları açık ve kesin bir gerçektir.
5 Ekim 2014 Pazar
Uzaydaki Olağanüstü Detaylar
Güneş Dünya'ya yaşam sağlayabilmek için en uygun büyüklükte ve Dünya'ya en uygun uzaklıktadır.
Evrende bir yıldız ne kadar büyükse o kadar hızla yanar. Bizi ısıtan ve
bize besin ve yaşam sağlayan Güneş, eğer şu an olduğundan on kat daha
büyük olsaydı, oluşumundan on milyar yıl sonra değil, on milyon yıl
sonra sönecekti ve bizler şu anda burada olamayacaktık. Eğer Güneş'e çok
yakın bir yörüngede bulunsaydık, Yerküre üzerindeki her şey buharlaşıp
yok olurdu. Çok daha uzak bir yörüngede olsaydık, bu durumda da her yeri
buzlar kaplayacaktı.
Güneş, Dünya'ya yaşam sağlayabilmek için en uygun büyüklükte ve Dünya'ya en uygun uzaklıktadır.
Dünya eğer Güneş'ten yalnızca %1 oranında uzak ya da ona %5 oranında
yakın olsaydı, üzerinde yaşanılamaz bir gezegen olurdu. Söz konusu
yüzdeler, evrendeki büyük sayılar dikkate alındığında aslında oldukça
küçük mesafe birimleridir.
Bunu anlayabilmek için Venüs'ü örnek
verebiliriz. Dünya'dan hemen önceki gezegen olan Venüs'e Güneş'in
sıcaklığı bizden sadece iki dakika önce ulaşır. Büyüklük ve yapı
açısından Venüs Dünya'ya oldukça benzerdir, fakat yörüngesel mesafedeki
küçük bir fark, bu iki gezegen arasındaki "yaşam" farkının oluşmasının
sebebidir. Bu iki dakikalık farkın sonucunda Venüs'ün yüzey sıcaklığı
4700C'ye ulaşır. Bu sıcaklık, kurşunu bile eritebilecek kadar yüksektir.
Yüzeyindeki atmosferik basınç ise Dünya'dakinin 90 katıdır. Böyle bir
basınç altında, insan yaşamı mümkün değildir. (Hemen Her Şeyin Kısa
Tarihi, Bill Bryson, Boyner Yayınları, 2003, sf. 216-217)
"O, sabahı yarıp çıkarandır. Geceyi bir sükun (dinlenme), Güneş ve Ay'ı
bir hesap (ile) kıldı. Bu, üstün ve güçlü olan, bilen Allah'ın
takdiridir." (Enam Suresi, 96)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)