Evrende her an hareket halinde olan irili ufaklı milyonlarca göktaşı (meteor) vardır. Bunların bir gezegen ya da yıldıza çarpması sonucunda oluşabilecek etkiyse, göktaşının büyüklüğüne göre değişmektedir. Bilim adamlarının araştırmalarına göre, her yıl bu göktaşlarından ortalama 50.000 tanesi Dünya’nın atmosferine girmektedir.
Yalnızca Dünya'ya özgü olan atmosfer tabakası, içerdiği oksijen sayesinde göktaşlarının sürtünmeyle alevlenmesini ve bu şekilde yere çarpıncaya kadar büyük kütle kayıplarına uğramasını sağlamaktadır. Bir başka deyişle atmosferin koruyucu etkisi sayesinde Dünya her gün yaşanması olası felaketlerden korunmaktadır.
Atmosferin bu koruyucu özelliği, yeryüzünde insanların ve diğer tüm canlıların yaşamını mümkün kılan çok hassas dengelere sahip yaratılış delillerinden biridir. Ancak bu koruyucu özellik, onu dev göktaşlarına karşı aşılmaz bir engel kılmamaktadır. Bu durum, aslında insanın ne denli aciz olduğunu ve Rabbimiz’in muazzam koruması olmasa Dünya üzerinde her an bir felaket yaşanabileceğini gözler önüne sermektedir.
Dünya’ya Düşen Göktaşlarına Örnekler…
- Daha önce Dünya'ya düşen bazı göktaşlarının Dünya'nın jeolojik ve ekolojik yapısında, önemli değişikliklere neden olduğu bilinmektedir. Bunlardan biri 20. yüzyıl başında 30 Haziran 1908 tarihinde Sibirya'nın Tunguska bölgesine düşen 60 km. çapında olduğu tahmin edilen göktaşıdır. Bu göktaşı 2000 km2'lik ormanı yok etmiş ve Hiroşima'ya atılan atom bombasının bin katı büyüklüğünde bir patlamaya neden olmuştur. Söz konusu bölgede hiç kimsenin yaşamaması mutlak bir felaketi engellemiştir. Tahminlere göre aynı taş, örneğin Eyfel Kulesinin tepesine düşmüş olsaydı, tam on milyon kişinin yok olmasına neden olacaktı.
- Bir başka ünlü meteor, ABD'nin Arizona Eyaletindeki Barringer Meteor Krateridir. 1.2 kilometre çapındaki 50.000 yıllık kraterin, çapı 30 ila 100 metre arasında bir göktaşının eseri olduğu düşünülmektedir. Patlamada açığa çıkan enerjinin ise 3,5 milyon ton TNT'ye (patlayıcı türü) denk olduğu hesaplanmıştır. Bir göktaşı ne kadar çok metal içeriyorsa yıkıcılığı da o kadar fazla olmaktadır. Bu nedenle Arizona Eyaletine düşen göktaşının -ebat olarak çok büyük olmamasına karşın- böyle bir patlama meydana getirebilmesi büyük ölçüde içerdiği metal elementlerden kaynaklanmaktadır.
Dünyanın Yakınından Geçen Göktaşları
- 8 Mart 2002'de dünyaya 450.000 kilometre uzaklıktan 50 ila 100 metre çaplı bir asteroid geçmiştir. Bu uzaklık, Dünya'nın Ay'a olan uzaklığının sadece 1,2 katıdır. Asteroid eğer Dünya'ya çarpmış olsaydı kuvvetli bir nükleer bomba etkisinde patlama meydana getirecekti.
- 22 Haziran 2002'de ise bir futbol sahası büyüklüğünde bir asteroid çok daha yakından, yalnızca 120.000 kilometre uzaklıktan ve saatte 37.000 kilometre hızla geçmiştir. Lincoln gözlemevi başkanı Grant Stokes "Bu çok ama çok yakın bir geçişti... Göktaşı istatistikleri ele alınacak olursa, belki de senede 50 kez, 100 metre çapında göktaşları Dünya ile Ay arasında bir noktadan geçiyor." dedi.
Teknoloji Göktaşlarını Engellemede Yetersiz Kalıyor
Örnek olarak verdiğimiz iki asteroid de Güneş'in bulunduğu açıdan gelmiş ve parlaklık yüzünden ancak birkaç gün sonra fark edilebilmiştir. Kör nokta olarak tabir edilen bu açıdan Dünya'ya çarpacak bir göktaşını önceden haber alma imkanı kesinlikle bulunmamaktadır. Ayrıca muhtemel bir çarpışmanın şekli ve zamanı doğru olarak belirlense bile günümüz teknolojisi bunu engellemede tamamen yetersiz kalmaktadır.
Dünya Yüce Allah’ın Koruması Altındadır
Galaksimizde trilyonlarca asteroid (küçük gezegen), gezegen ve kuyruklu yıldız gezinmektedir. Böyle bir ortam içinde her an bir göktaşı düşüp Dünya'ya zarar verebilecekken Dünya’nın özel bir atmosferle korunması çok büyük bir mucizedir. Bu Allah'ın kulları üzerindeki korumasının ve şefkatinin bir tecellisidir. Allah bir Kuran ayetinde şöyle buyurmaktadır:
Yalnızca Dünya'ya özgü olan atmosfer tabakası, içerdiği oksijen sayesinde göktaşlarının sürtünmeyle alevlenmesini ve bu şekilde yere çarpıncaya kadar büyük kütle kayıplarına uğramasını sağlamaktadır. Bir başka deyişle atmosferin koruyucu etkisi sayesinde Dünya her gün yaşanması olası felaketlerden korunmaktadır.
Atmosferin bu koruyucu özelliği, yeryüzünde insanların ve diğer tüm canlıların yaşamını mümkün kılan çok hassas dengelere sahip yaratılış delillerinden biridir. Ancak bu koruyucu özellik, onu dev göktaşlarına karşı aşılmaz bir engel kılmamaktadır. Bu durum, aslında insanın ne denli aciz olduğunu ve Rabbimiz’in muazzam koruması olmasa Dünya üzerinde her an bir felaket yaşanabileceğini gözler önüne sermektedir.
Dünya’ya Düşen Göktaşlarına Örnekler…
- Daha önce Dünya'ya düşen bazı göktaşlarının Dünya'nın jeolojik ve ekolojik yapısında, önemli değişikliklere neden olduğu bilinmektedir. Bunlardan biri 20. yüzyıl başında 30 Haziran 1908 tarihinde Sibirya'nın Tunguska bölgesine düşen 60 km. çapında olduğu tahmin edilen göktaşıdır. Bu göktaşı 2000 km2'lik ormanı yok etmiş ve Hiroşima'ya atılan atom bombasının bin katı büyüklüğünde bir patlamaya neden olmuştur. Söz konusu bölgede hiç kimsenin yaşamaması mutlak bir felaketi engellemiştir. Tahminlere göre aynı taş, örneğin Eyfel Kulesinin tepesine düşmüş olsaydı, tam on milyon kişinin yok olmasına neden olacaktı.
- Bir başka ünlü meteor, ABD'nin Arizona Eyaletindeki Barringer Meteor Krateridir. 1.2 kilometre çapındaki 50.000 yıllık kraterin, çapı 30 ila 100 metre arasında bir göktaşının eseri olduğu düşünülmektedir. Patlamada açığa çıkan enerjinin ise 3,5 milyon ton TNT'ye (patlayıcı türü) denk olduğu hesaplanmıştır. Bir göktaşı ne kadar çok metal içeriyorsa yıkıcılığı da o kadar fazla olmaktadır. Bu nedenle Arizona Eyaletine düşen göktaşının -ebat olarak çok büyük olmamasına karşın- böyle bir patlama meydana getirebilmesi büyük ölçüde içerdiği metal elementlerden kaynaklanmaktadır.
Dünyanın Yakınından Geçen Göktaşları
- 8 Mart 2002'de dünyaya 450.000 kilometre uzaklıktan 50 ila 100 metre çaplı bir asteroid geçmiştir. Bu uzaklık, Dünya'nın Ay'a olan uzaklığının sadece 1,2 katıdır. Asteroid eğer Dünya'ya çarpmış olsaydı kuvvetli bir nükleer bomba etkisinde patlama meydana getirecekti.
- 22 Haziran 2002'de ise bir futbol sahası büyüklüğünde bir asteroid çok daha yakından, yalnızca 120.000 kilometre uzaklıktan ve saatte 37.000 kilometre hızla geçmiştir. Lincoln gözlemevi başkanı Grant Stokes "Bu çok ama çok yakın bir geçişti... Göktaşı istatistikleri ele alınacak olursa, belki de senede 50 kez, 100 metre çapında göktaşları Dünya ile Ay arasında bir noktadan geçiyor." dedi.
Teknoloji Göktaşlarını Engellemede Yetersiz Kalıyor
Örnek olarak verdiğimiz iki asteroid de Güneş'in bulunduğu açıdan gelmiş ve parlaklık yüzünden ancak birkaç gün sonra fark edilebilmiştir. Kör nokta olarak tabir edilen bu açıdan Dünya'ya çarpacak bir göktaşını önceden haber alma imkanı kesinlikle bulunmamaktadır. Ayrıca muhtemel bir çarpışmanın şekli ve zamanı doğru olarak belirlense bile günümüz teknolojisi bunu engellemede tamamen yetersiz kalmaktadır.
Dünya Yüce Allah’ın Koruması Altındadır
Galaksimizde trilyonlarca asteroid (küçük gezegen), gezegen ve kuyruklu yıldız gezinmektedir. Böyle bir ortam içinde her an bir göktaşı düşüp Dünya'ya zarar verebilecekken Dünya’nın özel bir atmosferle korunması çok büyük bir mucizedir. Bu Allah'ın kulları üzerindeki korumasının ve şefkatinin bir tecellisidir. Allah bir Kuran ayetinde şöyle buyurmaktadır:
"Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık; onlar ise bunun ayetlerinden yüz çeviriyorlar." (Enbiya Suresi, 32)
Unutmamak gerekir ki; yeryüzünde veya uzayda meydana gelebilecek her türlü olay, şüphesiz Yüce Allah'ın dilemesiyle gerçekleşmektedir ve atmosferi sebep kılarak Dünyamızı koruyan Rabbimiz, bu gibi tehlikelerden bizleri her an korumaktadır. Bu önemli gerçek, Kuran’da şöyle bildirilmektedir:
“Şüphesiz Allah, gökleri ve yeri zeval bulurlar diye (her an kudreti altında) tutuyor. Andolsun, eğer zeval bulacak olurlarsa, Kendisi’nden sonra artık kimse onları tutamaz. Doğrusu O, Halim’dir, bağışlayandır.” (Fatır Suresi, 41)
Dinozorlar Nasıl Yok Oldu?
Göktaşları iklimde önemli değişiklikler meydana getirerek canlılar üzerinde önemli rol oynar. Dinozor soyunun günümüzden 65 milyon yıl önce aniden yok olmasına, dev bir göktaşı çarpışmasının ve bunun ardından yaşanan iklim değişikliklerinin sebep olduğu düşünülmektedir. Bu teoriyi desteklediği söylenen en önemli bulgu, 1990 yılında gerçekleşmiştir. Meksika'da Yucatan yarımadasında 180 kilometre çapında bir krater bulunmasının ardından yapılan araştırmalarda, bu krateri oluşturan göktaşının 10 kilometre çapında olduğu tahmin edilmiştir. Son yapılan bilgisayar hesaplamalarına göre çarpışma anında tam 18.000 kilometreküp kaya ve toprak bir anda erimiş ve dinozorlar da dahil olmak üzere canlı türlerinin % 70'i bu dönemde ortadan kalkmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.