Yakında radyo, saat ya da cep telefonlarının pillerini, prize değil de bir kutu şekere takacağınız cihazla şarj edebileceğiz. Bu bir varsayım değil. Mükemmel tasarıma sahip mikroorganizmaların bizler için sağladıkları yeni bir imkan.
Günümüzde enerji üretimi için birçok yöntem kullanılıyor. Bunların pek çoğu kömür, petrol gibi fosil kökenli yakıtlara dayalı. Kömür ve petrol yeryüzünde yaygın olmadığı için bu yöntemle enerji üretmek her zaman mümkün olmuyor. Üstelik bunları kullanarak enerji üreten tesisler için büyük yatırımlar yapmak gerekiyor. Bazen yatırım konusunda problem olmasa bile çeşitli çevresel sorunlarla karşılaşılabiliyor.
Massachusetts Amherts Üniversitesi'nde geliştirilen bir yöntem enerji üretimindeki tüm yatırım ve çevresel sorunlara çözüm olmaya aday. Profesör Derek Lovley ve araştırmacı Swades Chaudhuri, bilimsel adı "Rhodoferax ferriredunces" olan bir bakterinin yaratılışındaki bir özelliği kullanarak elektrik ürettiler. (www.nature.com)
Bu mikroorganizma karbonhidratları kullanarak doğrudan doğruya elektrotların üzerine transfer edilebilen bir elektrik üretebiliyor. Üretim sırasında elde edilen tek yan ürün ise karbondioksit. Lovley'e yaptıkları keşifle ilgili olarak şunları söylüyor:
"Şekeri elektriğe dönüştürmeye çalışan mikrobik yakıt hücreleri oldukça karlı. Geçmişte benzeri işlemlerle yakıtın %10'u elektriğe dönüştürülebilirken bu oran bugün %80'lerin üzerinde. Ayrıca bundan önceki karbonhidratları elektriğe çevirme çalışmalarında insanlar üzerinde zehir etkisi yapan aracı sistemlere ihtiyaç duyuluyordu. Bizim bulduğumuz bu organizma ise bir aracıya gerek duymuyor çünkü direkt olarak elektrotların yüzeylerine bağlanıyor. Bu da çok büyük avantajlardan bir tanesi. İnsanlar bundan önce de bir aracı olmadan bu işi yapmışlardı, ama dönüşümleri %1'den bile az olmuştu. Ayrıca elektrik üretmekte hiçbir zehirli element kullanmamak oldukça büyük bir avantaj."(www.fuelcelltoday.com)
Bakteri elektrik üretmek için bir dizi kimyasal işlem yapıyor. Bilim adamları yapılan işlemi "demir oksitteki oksijeni, şekerin oksitlenmesinde kullanmak ve sonuçta açığa çıkan elektronları hasat etmek" biçiminde özetliyorlar. Bu yöntem ile üretilen enerji "bir kase şeker kullanılarak 60 watt'lık bir ampulü 17 saat boyunca yakabilecek" (www.fuelcelltoday.com) bir kapasiteye sahip. Bilim adamları şu an bakterilerden bir hesap makinesini çalıştırabilecek kadar elektrik üretebiliyorlar. Lovley daha iyi iletkenlerin ve daha çok bakterinin bağlanabileceği bir reseptörün kullanılması durumunda daha büyük kapasitelerde enerji elde edeceklerini söylüyorlar. (Bu araştırma ABD, Donanma Araştırma Bürosu ve Savunma bakanlığına bağlı proje araştırma ajansı tarafından da desteklenmektedir.)
Karbonhidratlı yiyecekler enerji bakımından oldukça zengin. Endüstriyel kuruluşların ve konutların atıklarında da böyle bir enerji bulunuyor. Enerji bakımından zengin gıdalardan sadece bedensel faaliyetlerimizde kullanmak üzere yararlanıyoruz ama şu anki teknolojik seviyemiz gıdaları kullanarak elektrik santrallerini çalıştırmayı mümkün kılmıyor. Atıklar ise çözülememiş çevresel bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.
Bilim adamları şimdi bazı bakterilerden bunları sorun olmaktan çıkarıp yeniden faydalı hale getirecek yöntemleri öğreniyorlar. Rhodoferax bakterileri yılların bilgi birikimi ve teknolojisine sahip insanoğluna bugüne kadar başaramadığı bir şeyi öğretiyor. Bu gerçek karşısında bakterinin bu bilgiye nasıl sahip olduğu sorusu ortaya çıkıyor. Elbette ki tek hücreli bir canlının şuur ve bilinçle hareket ettiğini kabul etmek mümkün değildir.
Evrimi savunan bilim adamlarına göre bakteriler yaşamın en ilkel formlarından biridir. Bu nedenle bakterilerin oldukça basit bir yapıda olmaları gerekmektedir. Ne var ki bakteriler, evrimcilerin arzu ettikleri gibi, ilkel bir yapıya değil tam tersine aşamalı bir evrimin olmadığını kanıtlayan kompleks yapılara sahiptirler. Darwinistlerin "basit" olarak tanımladıkları bu canlı, İngiliz Zoolog Sir James Gray'in ifadesi ile bir laboratuvarın faaliyetlerinden çok daha fazlasını gerçekleştirmektedir. Gray'in bu konudaki sözleri şöyledir:
"Bir bakteri, insanın bildiği herhangi bir cansız sistemden çok daha karmaşıktır. Dünyada, en küçük canlı organizmanın biyokimyasal faaliyetiyle rekabet edecek bir laboratuvar yoktur." (Sir James Gray, The Science of Life, chapter in Science Today, 1961, sf. 21)
Bakterilerin bilinçli hareket edip karmaşık kimyasal işlemler yapmalarını onlara ilham eden, tüm ilimlerin üstünde ilim sahibi olan, tüm akıllardan üstün bir akla sahip olan Allah'tır. Tek bir hücrede sergilenen bu benzersiz akıl ve sanat, kuşkusuz, küçücük bir varlığa bu muhteşem özellikleri veren Allah'ın yarattığı mucizeleri ve O'nun sonsuz ilmini görmek için büyük bir fırsattır. Bir ayette şöyle buyrulur:
"Göklerde ve yerde zerre ağırlığınca hiçbir şey O'ndan uzak (saklı) kalmaz. Bundan daha küçük olanı da, daha büyük olanı da, istisnasız, mutlaka apaçık bir kitapta (yazılı)dır." (Sebe Suresi, 3)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.