Bir karga, ancak insanlarda görülebilecek kadar karmaşık bir davranış göstererek bilim adamlarını hayrete düşürdü...
Canlıların davranışlarını gözlemleyen bilim adamları her seferinde mucizelerle karşılaştıklarını itiraf ediyorlar. Kendilerinden beklenmeyen davranışları büyük bir plan ve başarıyla gerçekleştiren hayvanlar da yaratılış delillerini gözler önüne seriyor. Bilim adamlarını bu kez hayrete düşüren canlı ise; Betty adında bir karga.
Betty, Zekanın Kökenine Dair Evrimci Varsayımları Altüst Etti
Bir karganın böylesine karmaşık bir davranış gösterebilmesi evrimci bilim adamlarında derin bir şaşkınlık uyandırdı. Evrim teorisine göre insanlardan sonra en zeki canlılar primatlar ve primatların arasından da insana en yakın canlı olan şempanzeler. Şempanzelerin basit aletler kullanabildiklerini hepimiz görmüşüzdür. Bugüne kadar yaygın görüş, karşılaşılan durumları çözmede insanlardan sonra en yetenekli canlının şempanzeler olduğu yönündeydi. Bu yüzden Betty için evrimci kaynaklarda şu yorum yapıldı: Bu karga en yakın akrabalarımızı bile mahçup etti. (Crows prove they are no birdbrains)
Bu karganın evrim teorisinin temel kabullerinden birini çürüttüğü açıkça anlaşılıyor. Kacelnik bu gerçeği şöyle açıklıyor:
“Hayvanlar arasında en zeki olanların primatlar olduklarını düşünüyoruz, çünkü bize en yakın türü onlar oluşturuyor. Ancak bu hayvan (Betty) görmüş olduğumuz herhangi bir primattan daha zeki. Bugüne kadar insanlara kuşlardan daha yakın olan primatlar üzerinde yapılan deneylerde, bilinçli alet yapımı veya insanlarda olduğu gibi bir fizik kanunlarını muhakeme kabiliyeti görülmüş değildir. Alet yapımı ve kullanım daima üstün bir zekanın tipik belirtileri olarak alınmıştır. Şimdi ise bir kuş bu konuda biz insanların en yakın akrabalarından daha ileri olduğunu göstermiş oldu.”
Corvus moneduloides türüne ait bu kargalar Pasifik Okyanusu ' ndaki New Caledonia adasında yaşamaktalar. Bu canlıların çalı çırpı kullandıkları, bu sayede ulaşamayacakları kovuklardaki besinleri elde ettikleri bilinmekteydi. Ancak Betty ' nin laboratuvarda büktüğü metal çubuk, doğada bulunmayan bir malzeme. Ayrıca doğadaki çalı çırpıların metal gibi bir esneme özelliği bulunmuyor. Dolayısıyla bu çok şaşırtıcı bir sonuç. Çünkü bir hayvan, bir metal çubuğu etraftaki diğer nesnelerin arasından seçiyor ve bunu belli bir işi halletmede araç olarak benimsiyor. Betty ' nin davranışındaki aklın temelleri bilim adamları için tam bir bilmece. Araştırmayı gerçekleştiren bilim adamları şu yorumu yapıyor:
“Ortada taklit edebileceği bir model yoktu Hayvanların, geçmişten gelen yüklü miktarda deneyim olmaksızın, nesneleri araç olacak şekilde bilinçli olarak değiştirebilmeleri hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyoruz.”
Bilim adamlarının da belirttiği gibi Betty ' nin bu davranışının görünürde hiçbir temeli yok. Tamamen spontane olarak ortaya çıkıyor. Ama aklımız bize bu davranışın meydana gelmesi için bir düşünme sürecinin yaşanmış olması gerektiğini söyler. Ancak söz konusu canlı bir fındık kadar bile beyne sahip değildir ve düşünme yeteneğinden kesinlikle yoksundur.
Bir karga, ancak insanlarda görülebilecek kadar karmaşık bir davranış göstererek bilim adamlarını hayrete düşürdü. Oxford Üniversitesi ' ndeki laboratuvarlarda davranışları incelenen ve Betty adı verilen karga, insandan sonra en zeki canlı olarak gösterilen şempanzelerin bile yapamadığını yaptı. Ekolojik Davranışlar Araştırma Grubu ' ndan bilim adamlarının yürüttüğü çalışmada, karganın derince bir kaptaki yemeğe ulaşmak için hangi yolları deneyeceği gözlemlendi. Betty, laboratuvarda edindiği ince bir metal çubuğu bükerek kanca haline getirdi. Daha sonra da derin kaptaki yemeği kanca uca takarak dışarı çıkarmayı başardı. Bunun tesadüf olup olmadığını anlamak isteyen bir grup uzman, Betty ' ye aynı koşulları 10 kez tekrarladılar. Amerika Birleşik Devletleri ' nin ünlü bilim dergisi Science ' ın 9 Ağustos 2002 sayısında yayımlanan araştırmanın lideri olan Profesör Alex Kacelnik sonucu heyecanla aktarıyor: “Bunun bir tesadüf olmadığına kendimizi ikna etmek istiyorduk, bu yüzden testi 10 kez tekrarladık. Hayvan 10 denemeden 9 ' unda aynısını başardı.” (Crows prove they are no birdbrains)
Betty, metali büktüğü 9 denemede, doğrudan metali büküp enerji harcamak yerine önce düz haldeki çubuğu kullandı. Ancak sonuç alamayacağı belli olduktan sonra metali bükmeye başladı. Yapılan tüm denemelerde kuşun yiyeceği dışarı çıkarması 2 dakikayı aşmadı.
Profesör Kacelnik ekliyor: “Dahası, her denemede aynı yöntemi kullanmadı. Bazen bir ayağıyla çubuğun üzerine basıyorken gagasıyla diğer ucu büküyordu veya çubuğu kabın içindeki bir çatlağın içine sokarak farklı açılardan bastırarak büküyordu. Eğer ilk başta işe yaramaz ve yemeği çıkaramazsa çubuğu kaptan dışarı çıkarıp onu tam da uygun şekilde büktü.”
Bilincin Görünmeyen Kaynağı
Peki, bir bilinci olmayan bu karga nasıl olup da böyle bir muhakeme yapmış olabilir? Bu soruya cevap vermeye çalışan bir bilim adamı, eğer herşeyi maddeyle açıklama çabasındaki materyalist felsefeyi savunuyorsa, bir cevap bulamayacaktır. Materyalistlere göre bilinç beyindeki elektrokimyasal reaksiyonların bir sonucudur. Yani beyin dokusunu oluşturan hücrelerin birbirleriyle yaptıkları kimyasal ve elektron alış-verişleri bilinci ortaya çıkarmıştır. Oysa bu iddianın hiçbir bilimsel dayanağı yoktur. Bilincin beynin neresinde oluştuğu ya da hangi zincirsel beyin aktivitelerinin sonucu olduğu, son derece gelişmiş MR tarama cihazlarına karşın bulunamamıştır. 20. yüzyıl boyunca bilinci açıklamak için yürütülen tüm bilimsel araştırmalar, bilince maddi bir temel bulunamadığını göstermektedir.
Böyle olması da kaçınılmazdır. Çünkü maddenin içinde bilinç oluşturabilecek bir yetenek, bir öz yoktur. Bilincin kaynağı sanılan beynin hücreleri de nihayet şuursuz atomlardan oluşur. Bu atomlar metalin esnekliği, kabın dibindeki yemeğin gerekliliği ya da onu oradan çıkaracak taktikler hakkında birşey bilmezler ' . Üstelik o yemeği yemeyi isteyemezler ' . Dahası bizi biz yapan kişiliğimiz de bu atomlardan ortaya çıkar. Gri ve ıslak bir et parçası milyarlarca farklı insanda olduğu gibi çok farklı kişilikler nasıl oluşturabilir? Karbon, oksijen veya hidrojen atomları bedenimizi ve duygularımızı nasıl yönlendireceklerini nereden bilmektedirler?
Gerçekten de bilinç müthiş bir özelliktir ve maddeyle açıklanması imkansızdır. Bilinç, tek kelimeyle bir mucizedir.
Bilince dair materyalist bir temel ortaya koyma çabasını yıllarca sürdürmüş bir evrimci olan Julian Huxley, bu konudaki çaresizliğini şöyle ifade etmiştir:
“Bilinçli hal kadar olağanüstü birşeyin nasıl olup da bir sinir hücresinin başlatıcı hareketi sonucu ortaya çıktığı, aynı Aleaddin ' in lambası hikayesinde lambanın ovuşturulmasıyla cinin görünmesi kadar anlaşılmazdır...” (The Problem of Consciousness, Colin McGinn, Athenaum Press Ltd, Gateshead, Tyne & Wear, 1991, sf. 1)
İnsan Bilincinin Kaynağı: Ruh
Peki, nedir bilincin kaynağı? Bu kaynak madde olmadığına göre? Bu sorunun cevabı, maddesel dünyanın alanından çıktığına göre, bilimin de dışına çıkar, "manevi" dünyaya girer. Bu konuda bize yol gösterebilecek yegane kaynak Kuran ' ı Kerim ' dir.
İnsanlardaki bilincin kaynağı ruhtur: Düşünen, hisseden, acı çeken, üzülen, sevinen, hatıraları olan varlık, bilinçsiz atomların toplamı olan beyin değil, insanın ruhudur. İnsan bilincini maddeye indirgemeye çalışan materyalizm, işte bu nedenle çıkmaz içindedir.
Hayvanlardaki Bilincin Kaynağı: İlham
İnsanlardaki bilincin kaynağı ruhtur, ancak hayvanların ruhu yoktur. Peki bu durumda, hayvanlarda da zaman zaman rastlanan ve açıklaması son derece güç olan bilinçli hareketleri nasıl açıklayabiliriz? Bu konuda yine Kuran'ı Kerim bize yol göstermektedir. Allah Kuran'da bal arısının hareketlerinin özel bir ilham sonucu gerçekleştiğini şöyle örnek verir:
“Rabbin bal arısına vahyetti: Dağlarda, ağaçlarda ve onların kurdukları çardaklarda kendine evler edin. Sonra meyvelerin tümünden ye, böylece Rabbinin sana kolaylaştırdığı yollarda yürü-uçuver. Onların karınlarından türlü renklerde şerbetler çıkar, onda insanlar için bir şifa vardır. Şüphesiz düşünen bir topluluk için gerçekten bunda bir ayet vardır.” (Nahl Suresi, 68–69)
Ayetlerde haber verilen sır, arılar hakkında yapılan bilimsel araştırmaların sonuçlarıyla da uyum içindedir. Araştırmalar, arıların yaptıkları peteklerin ve bal yapımı için yürüttükleri çalışmanın, çok yüksek derecede hassas matematik hesaplarına dayandığını göstermiştir. Matematik ve geometri konusunda uzman olanlar hariç, insanların bile başaramayacağı bu hassas ayarların sırrı, Allah'ın bu canlıya verdiği özel ilhamdır.
İşte bilim adamlarını şaşkınlığa düşüren Betty adlı karganın bilinç gösterisini de, bu sır ışığında incelemek gerekir: Kargaya bu davranışını Allah ilham etmiştir. Kargayı yaratan, ona kanatlarını gözlerini ve diğer tüm sahip olduklarını veren Allah, kargaya bu beceriyi bağışlamıştır. Kainattaki kusursuz tasarım ile sonsuz uyum ve denge de Yüce Allah ' ın eseridir.
Konunun bir diğer dikkat çekici yönü, Allah'ın bir kargaya ilhamda bulunduğuna dair bir bilginin Kuran'da geçmesidir. Bu gerçek Hz. Adem ' in oğullarının kıssasında aktarılmaktadır. Oğullardan birisi kendi nefsinde büyüklenen ve kıskanç birisidir. Hatta kardeşini bu yüzden öldürmüştür. Allah ise bir kargaya ilhamda bulunarak ona bir ders verir.
Canlılar dünyasında gördüğümüz bu gibi son derece şaşırtıcı davranışların sırrı buradadır. Bilim bu davranışlara kimi zaman "içgüdü" adını verir, ama bir açıklama gibi gözüken bu kavram aslında bir açıklama değil, sadece bir isimlendirmedir. İçgüdünün kaynağı nedir sorusu hep cevapsızdır. Bazı örneklerde ise (Karga Betty örneğinde olduğu gibi) canlıların gösterdiği bilinçli davranışı "içgüdü" olarak bile tanımlamak mümkün değildir. Gerçekte tüm bunlar, bizlere Allah'ın canlılar üzerindeki hakimiyetini gösteren delillerdendir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.